✿ Kitap Eleştirisi: Düğümlere Üfleyen Kadınlar: Ece Temelkuran ✿
5.9.13
Nihayetinde bitirebildim şu kitabı, ki bir an gerçekten hiç bitmeyecek zannetmiştim, Vikitap'a baktığımda gördüm ki ben bu kitabı tam on gündür okuyorum. Kişisel bir negatif rekor da diyebiliriz biz buna:( Yani aslında kitabın türü ve sayfa sayısı da düşünüldüğünde normal geliyor bana ama yine de hiçbir kitabı bu kadar uzun süre okumamıştım açıkçası.
*
Bunun sebeplerine gelelim: 1- Kitap oldukça uzun, 480 sayfa, gerçi daha uzun kitaplar da okumadım değil yani ama bu başka bir uzunluktu, bence kitapta bir yolculuk anlatıldığından böyle oldu yani kitap da yolculuk kadar uzundu. 2- Kitap ya da roman ne derseniz diyin tür bakımından psikolojik ve toplumsal bir romandı, yani içe dönüşler, kişisel konuşmalar oldukça fazlaydı, ki bu da ara ara akıcılığı engelledi:( 3- Kitabın dili zor bir dildi:( Şimdilik bu kadar neden sıralayacağım diğerleri aşağıdaki eleştirilerimde olacak. Yoksa eleştirilere başlayamadan nedenlerle eleştirmiş olacağım ben bu kitabı :)
Kitap kendisi de romanın kahramanı olan bir kişinin ağzından yazılıyor, yani olayları biz onun bakış açısından görüyoruz. İlk olarak kitap için diyebileceğim tek şey: tam bir feminizm kitabı. Romanda karşınıza Orta Doğu'da kaderlerine karşı çıkan Amira, Maryam, Samira ( Madam Lilla) adlı üç kadın ve bir deTürk bir gazeteci çıkıyor ve sizi Lübnan, Mısır, İskenderiye de dahil bir sürü yerde yolculuğa çıkarıyorlar. Bu bir yolculuk romanı gerçekten de...Madam Lilla esrarengiz bir biçimde bizim kızların karşısına çıkıyor ve kalbini kıran adamdan intikamalmak için yolculuk planlıyor ve bunu da bizim kızlarla paylaşıyor... Güzel bir yolculuktu, develere bindik, gemilerde hem de lüks gemilerde ihtişam içinde dolaştık, beyaz antika arabalarda, siyah Mercedeslerde, Homarlarda gezdik, kafelere-barlara-otellere-efsanevi evlere gittik...Kısacası çok gezdim çook :)
Bolca kadın, bolca feminizm, bolca efsane ve bolca kalp kırıklığı var bu romanda... Kahramanların hepsi onlar için seçilen ya da dayatılan kaderlerinden kaçmış, kimi terkedilmiş, kimi terk etmiş...Gerçekten bir kaçış hikayesi, bir intikam ve intihar meselesi bu roman...
*
Bunun sebeplerine gelelim: 1- Kitap oldukça uzun, 480 sayfa, gerçi daha uzun kitaplar da okumadım değil yani ama bu başka bir uzunluktu, bence kitapta bir yolculuk anlatıldığından böyle oldu yani kitap da yolculuk kadar uzundu. 2- Kitap ya da roman ne derseniz diyin tür bakımından psikolojik ve toplumsal bir romandı, yani içe dönüşler, kişisel konuşmalar oldukça fazlaydı, ki bu da ara ara akıcılığı engelledi:( 3- Kitabın dili zor bir dildi:( Şimdilik bu kadar neden sıralayacağım diğerleri aşağıdaki eleştirilerimde olacak. Yoksa eleştirilere başlayamadan nedenlerle eleştirmiş olacağım ben bu kitabı :)
Her zamanki gibi kitabın özellikleriyle başlayalım: Kitap 480 sayfa Everest Yayınları'ndan çıkma Ece Temelkuran adlı bir gazetecinin kitabı. Hangi gastede yazdığını bilmiyorum ama bazen köşe yazılarını takip ederdim, sanırım Haber Türk'tü. Kitabın ön kapağında 4 bölüm göze çarpıyor, bu arada kitap tasarım renklerinin hepsine bayıldım:) En üsttekiyle üçüncünün kim olduğunu hala çözmeye çalışıyorum, ikincisi Maryam o kesin de diğerlerini ayrıştıramadım:( Araba da yakıyor yani...En üstteki kadının göz çevresini Elif Şafak'a benzettim:) Her neyse kitabın adını da çözemedim doğrusu ilk başlarda, hala da çözebilmiş değilim ya, ufak tahminlerim var ama onlar da bana kalsın:) Kitabın arka kısmındaki renklerse süper, arka sayfada üstte Muhammed'in mektubundan bir alıntı var, ki bence çok uygun bir seçim olmuş:) Arka sayfayı özet olarak niteleyebiliriz, önde resim arkada yazı. Eh şukuladım ben:) (Bu tabir de Facebook'ta kullanılıyor beğendimin kısaltılmış ve şekerlenmiş hali olarak.
♥_♥
Kitap kendisi de romanın kahramanı olan bir kişinin ağzından yazılıyor, yani olayları biz onun bakış açısından görüyoruz. İlk olarak kitap için diyebileceğim tek şey: tam bir feminizm kitabı. Romanda karşınıza Orta Doğu'da kaderlerine karşı çıkan Amira, Maryam, Samira ( Madam Lilla) adlı üç kadın ve bir deTürk bir gazeteci çıkıyor ve sizi Lübnan, Mısır, İskenderiye de dahil bir sürü yerde yolculuğa çıkarıyorlar. Bu bir yolculuk romanı gerçekten de...Madam Lilla esrarengiz bir biçimde bizim kızların karşısına çıkıyor ve kalbini kıran adamdan intikamalmak için yolculuk planlıyor ve bunu da bizim kızlarla paylaşıyor... Güzel bir yolculuktu, develere bindik, gemilerde hem de lüks gemilerde ihtişam içinde dolaştık, beyaz antika arabalarda, siyah Mercedeslerde, Homarlarda gezdik, kafelere-barlara-otellere-efsanevi evlere gittik...Kısacası çok gezdim çook :)
♥_♥
Bolca kadın, bolca feminizm, bolca efsane ve bolca kalp kırıklığı var bu romanda... Kahramanların hepsi onlar için seçilen ya da dayatılan kaderlerinden kaçmış, kimi terkedilmiş, kimi terk etmiş...Gerçekten bir kaçış hikayesi, bir intikam ve intihar meselesi bu roman...
♥_♥
Geçelim eleştirilere: Kitap psikolojik bir romandı ve Orta Doğu'daki savaşla ilgiliydi...Ne olduğuyla değil ama savaşın devrimin kadınlarıyla ilgiliydi. İlk yüz sayfa resmen uyukladım, geçmek bilmedi ancak yüzden sonra yüzebildim):)
♥_♥
Abartılı ama aslında güzel benzetmeler vardı, ben dilini oldukça edebi buldum,ancak bu benzetmeler kitabın okunuşunu ve algılanışını oldukça yavaşlattı. Bir sebebi de bu geç bitirmemin:(
♥_♥
Kitap dediğim gibi Arap kadınlarını ve devrime olan bakış açılarını bir nebze de olsa gösteriyor bizlere, ancak çok içine girmeden yani kitabı tamamen sıkıcı yapmadan!
♥_♥
Kitapta psikoloji olduğu kadar felsefe de vardı, bir ara hakikaten bırakmak geçti içimden, ama çabuk toparladı...
♥_♥
Kitabı okurken şu oluyorsunuz: Yahu ben kaç sayfa okudum böyle beynim allak bullak oldu, çok okudum çok ben. Aaa bir de bakıyorsunuz 10 sayfa !
♥_♥
Yolculuk ve Dido efsanesi hatırına bitirdim kitabı ha bir de mutlu-mutsuz sonu görebilmek için. Ama sonu geciktirmek için elinden geleni yapsa da kitabı bir yerde bitirmesi gerektiğini fark etmiş olacak en sonunda bitti:)
♥_♥
Kitapta Madam ve Maryam ilk başta birbirlerinden nefret etseler de aslında tıpatıp birbirlerine benziyor: Madam da çocuğunu bırakmış Maryam da...Madam aslında Amira, Maryam ve bizim gazetecinin toplamı gibi geldi bana)
♥_♥
Bir gazetecinin yazabileceğini düşündüğümden daha edebi bir biçimde yazmış, tasvir+ benzetme+kurgu falan uçmuş yani.
♥_♥
Kitapta bölümler var, bölümlü kitapları sevdiğimi daha önceden söylemiştim, hem kısımlı hem bölümlüleri daha bir seviyorum bu da aynen öyle bir kitaptı, bayıldım:))
♥_♥
Her bölümün başında bölümün sonunu kısacık alıntılayıp hikayeye geçmesine ise bayıldım, öteki türlü olsa daha bir sıkardı sanki?
♥_♥
Her neyse,zar zor da olsa bitirdim, ve sonuna bayıldım, sonu süprüzz:))
Kitaba puanım: 4
Takipte Kalın
hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler,
Hasibe ♥️
0 yorum oku / yaz
Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))