✿ Kitap Eleştirisi : Aslanlı Yol- Sevan Nişanyan ✿
24.11.13
Herkese mutlu Pazarlar...Yeni soğuk ve rüzgarlı bir sonbahar gününden merhabalar ve selamlar...Dört gündür yazamadım ancak o süreçte blogumda paylaşmak üzere yeni, renkli ve eğlenceli şeyler yaptım: Üç adet yeni hobi etkinliğim var ve bunların tasarımları ve fikirleri tamamen bana ait olacak, bunun dışında bir kaç farklı yemek fikrim var onlar üzerinde ise halen çalışıyorum:)) Her neyse boş durmadım yani:)
*
Bugünkü yazım ise okumayı bu sabah bitirdiğim ve yine sevgili Pinuccia'nın Kış Etkinliği için okuduğum bir kitaba yaptığım eleştirilerden oluşacak. Hemen başlayalım:)
*
Okuduğum kitap Sevan Nişanyan'ın 'Aslanlı Yol' isimli otobiyografi niteliğindeki kitabıydı. Yaklaşık üç yüz elli sayfalık bu kitap Liberte Yayınları'ndan çıkmış:)
Bu kitap yine bana sevgili www.kitapokumakistermisin.com'dan gelenlerden ikincisiydi. Son kitabı da bir an önce bitirip yeni kitaplara yelken açmak istiyorum doğrusu:)
*
Normalde polisiye tarz seviyorum ancak bunu Pinuccia'nın Kış Ekinliği dolayısıyla yani puan toplamak amacıyla okudum. Sevan bey kendi yaşamını konu etmiş. Sevan Nişanyan ismiyle ilk tanışmam bu romanda oldu yani olayın komik tarafı aşina olmadığım birinin hayatını okudum bu da pek tat vermedi elbette bana. Aslında biyografi veya otobiyografi tarzındaki kitaplarda durum şudur: Sevdiğin yahut merak ettiğin ancak mutlaka tanıdığın birinin kitaplarına meyledersin, alır ve bir güzel de okursun, ancak bende pek öyle olmadı. Eğer ulaşma imkanım olsaydı bunun yerine 'Sinemam ve Ben'i okumak isterdim ancak kısmet:(
*
Sevan Nişanyan'dan kısaca bahsedecek olursam, benim gözümde tam bir maceraperest, o kadar okumuş o kadar yazmış ama ne olduğuyla ilgili bir neticeye varamadım. Yerinde müteahhit, yerinde gazeteci, yerinde gezgin, yerinde Gavur Hoca, yerinde uzun yıllar okul yollarını arşınlamış bir öğrenci, yerinde öğretmen, yerinde ağa, bey...Her şeyi olmuş Sevan Bey. Küçüklüğünden beri gitmediği yer kalmamış neredeyse, birkaç kez devrim günleri için hapse girip çıkmış, bolca kaçmış bir kaçak, bir gezgin...Bu kitabında da gezip gördüğü yerleri görüyoruz çoğunlukla.
*
İlk eleştirim şu olacak: Bir otobiyografi sadece gezip gördüğün şeylerden mi ibarettir? Bana göre bu otobiyografide Sevan Bey genelde somut ve dış dünyayla ilişkili şeyleri aktarmış. İç dünyasından, psikolojisinden, kadınlara karşı duygularından vs. söz etmemiş. Biraz eksiklik hissettirdi doğrusu.
*
Akabinde Sevan bey Ermeni olduğundan ülkemizde yaşadığı sorunlardan ekseriyetle söz etmiş, özellikle son zamanlarda...Bu bakımdan yaşadığı ve ona yaşatılan sorunları diğer azınlıkların da yaşamış olabileceğinden özellikle ülkeyi yönetenlerin dikkatle okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Sevan bey çoğunluğun sesi olarak ortaya çıkmış ve belki de onların aktaramadığı sorunları göstermiş.
*
Yazı dilini çok sevdim, hani sanki Sevan Bey'le karşılıklı oturuyorsunuz da bir kahve içiyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Ben rahat okudum, sadece son bölümlerde şu asker, polis vs.olayları çok sıktı:(
*
Yalnız şu da var ki: bazı bölümlerde Sevan Bey başkalarının da en çok Aziz Nesin'in Ali Nesin'in oğlundan söz etmiş-hatta bir sürü ünlü isim var- hayatlarından yani az çok kendiyle kesişen anekdotlarını paylaştığından laf biraz uzamış. Sıkıntılar, anılar, polis, jandarma, karakol, mahpusluk günleri derken de epey anı biriktirmiş.
*
Kitap bir gezi rehberi kıvamında. Bir sür yere gidiyorsunuz, İran'ın yarısını bisikletle dolaşmış mesela. Defalarca Amerika'ya gidip gelmiş, Ermenistan, Aganistan, Amazon cangılları, Kafkasya savaş meydanları, Isparta, Van, Mardin vs. her yere bizleri de götürüyor. Yolculuğun büyük kısmı Şirince'de geçiyor. Oradaki evleri daha görmeden merak ettim ve yakından görmeyi de çok istiyorum :)
*
Öyle çok anı, öyle çok hikaye var ki kitapta; bir ömre bu kadar şey nasıl sığar diye düşünmedim değil.
*
Bu arada kitapta bahsi geçen dört-beş kadın da var, bunlar da Sevan Nişanyan'ın hayatında rol oynamışlar.
*
Olumsuz eleştirilerimse, bazı noktalarda ki epey bir çoklar, ülkemize, değerlerimize ve yönetimimize yaptıkları göndermeler.Bunlar özellikle kalın yazılmış ki okuyanların iyice gözüne çarpsın. Bu noktalarda canım epey sıkıldı, çünkü olaylar soykırıma kadar gidiyor. Çerçeveyi ve duracağı yeri belirleyememiş aralarda sıkıntı yaratabilecek sözler söylemiş. Sevmedim, ayrıca ırkçı buldum. Ermenistan'le yahut Ermenilerle ilgili ise hiçbir olumsuz söylem yok. Oldu mu ama? Elbette Türkiye'de Ermeni olmak zordur ama Ermenistan'da Türk olmak da zordur bence. Amaç bir yaşam öyküsü aktarmaksa ideolojiler ve fikirler değil, Sevan beye dair şeyler olmalıydı, mesela duygular, hisler, iç dünya vs. Kitabın eksiğini bu şekilde kapatamamış bence:(Her türden düşünceye açığım elbette ama saygı çeçevesinde:)
*
Kitabın sayfa sayısını bazen laf salatası yapıldığından uzun buldum demiştim. Mesela bence uzun olan kısımlar kısaca atlanmış, gereksiz hapis günleri ve şu Kayamezarlık da uzatılmış.
*
Kitapta Allah'tan resimler var, yoksa sanırım sadece yazılarla ben yarıda bırakabilirdim. Resimler sağolsun hem renk hem de tahammül katmış. Elbette isteyen okusun diyebilir yazar ama okuduğuna da pişman olmamalı bir insan.
*
Kısaca elinizde hiç kitabınız yoksa,yahut Sevan Nişanyan'ın hayatını merak ediyorsanız, ya da benim gibi bir etkinlik dahilindeyseniz bolca sabır dileyerek okumanızı önerebilirim. Aksi takdirde bence zaman kaybıdır...
*
*
Bugünkü yazım ise okumayı bu sabah bitirdiğim ve yine sevgili Pinuccia'nın Kış Etkinliği için okuduğum bir kitaba yaptığım eleştirilerden oluşacak. Hemen başlayalım:)
*
Okuduğum kitap Sevan Nişanyan'ın 'Aslanlı Yol' isimli otobiyografi niteliğindeki kitabıydı. Yaklaşık üç yüz elli sayfalık bu kitap Liberte Yayınları'ndan çıkmış:)
Kitabın kapak tasarımına baktığımızda oldukça sade olduğunu söyleyebilirim. Sevan Nişanyan'ın karikatürünü çizen şahıs da epey güzel nakşetmiş ancak adını bir türlü çözemedim üzerinde yazmasına rağmen. (Arka kapakta). Sanırım Sabit Pokey ya da Samit Pokey:) Ön kapak ve arka kapak karikatürü tamamlıyor. Arka kapakta yazanlar ise romandan ve yazarın diğer kitaplarından bahseden bir kaç paragraftan oluşuyor. Gerçeken güzel sığdırılmış özellikle de sadeliği bozmadan.
*Bu kitap yine bana sevgili www.kitapokumakistermisin.com'dan gelenlerden ikincisiydi. Son kitabı da bir an önce bitirip yeni kitaplara yelken açmak istiyorum doğrusu:)
*
Normalde polisiye tarz seviyorum ancak bunu Pinuccia'nın Kış Ekinliği dolayısıyla yani puan toplamak amacıyla okudum. Sevan bey kendi yaşamını konu etmiş. Sevan Nişanyan ismiyle ilk tanışmam bu romanda oldu yani olayın komik tarafı aşina olmadığım birinin hayatını okudum bu da pek tat vermedi elbette bana. Aslında biyografi veya otobiyografi tarzındaki kitaplarda durum şudur: Sevdiğin yahut merak ettiğin ancak mutlaka tanıdığın birinin kitaplarına meyledersin, alır ve bir güzel de okursun, ancak bende pek öyle olmadı. Eğer ulaşma imkanım olsaydı bunun yerine 'Sinemam ve Ben'i okumak isterdim ancak kısmet:(
*
Sevan Nişanyan'dan kısaca bahsedecek olursam, benim gözümde tam bir maceraperest, o kadar okumuş o kadar yazmış ama ne olduğuyla ilgili bir neticeye varamadım. Yerinde müteahhit, yerinde gazeteci, yerinde gezgin, yerinde Gavur Hoca, yerinde uzun yıllar okul yollarını arşınlamış bir öğrenci, yerinde öğretmen, yerinde ağa, bey...Her şeyi olmuş Sevan Bey. Küçüklüğünden beri gitmediği yer kalmamış neredeyse, birkaç kez devrim günleri için hapse girip çıkmış, bolca kaçmış bir kaçak, bir gezgin...Bu kitabında da gezip gördüğü yerleri görüyoruz çoğunlukla.
*
İlk eleştirim şu olacak: Bir otobiyografi sadece gezip gördüğün şeylerden mi ibarettir? Bana göre bu otobiyografide Sevan Bey genelde somut ve dış dünyayla ilişkili şeyleri aktarmış. İç dünyasından, psikolojisinden, kadınlara karşı duygularından vs. söz etmemiş. Biraz eksiklik hissettirdi doğrusu.
*
Akabinde Sevan bey Ermeni olduğundan ülkemizde yaşadığı sorunlardan ekseriyetle söz etmiş, özellikle son zamanlarda...Bu bakımdan yaşadığı ve ona yaşatılan sorunları diğer azınlıkların da yaşamış olabileceğinden özellikle ülkeyi yönetenlerin dikkatle okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Sevan bey çoğunluğun sesi olarak ortaya çıkmış ve belki de onların aktaramadığı sorunları göstermiş.
*
Yazı dilini çok sevdim, hani sanki Sevan Bey'le karşılıklı oturuyorsunuz da bir kahve içiyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Ben rahat okudum, sadece son bölümlerde şu asker, polis vs.olayları çok sıktı:(
*
Yalnız şu da var ki: bazı bölümlerde Sevan Bey başkalarının da en çok Aziz Nesin'in Ali Nesin'in oğlundan söz etmiş-hatta bir sürü ünlü isim var- hayatlarından yani az çok kendiyle kesişen anekdotlarını paylaştığından laf biraz uzamış. Sıkıntılar, anılar, polis, jandarma, karakol, mahpusluk günleri derken de epey anı biriktirmiş.
*
Kitap bir gezi rehberi kıvamında. Bir sür yere gidiyorsunuz, İran'ın yarısını bisikletle dolaşmış mesela. Defalarca Amerika'ya gidip gelmiş, Ermenistan, Aganistan, Amazon cangılları, Kafkasya savaş meydanları, Isparta, Van, Mardin vs. her yere bizleri de götürüyor. Yolculuğun büyük kısmı Şirince'de geçiyor. Oradaki evleri daha görmeden merak ettim ve yakından görmeyi de çok istiyorum :)
*
Öyle çok anı, öyle çok hikaye var ki kitapta; bir ömre bu kadar şey nasıl sığar diye düşünmedim değil.
*
Bu arada kitapta bahsi geçen dört-beş kadın da var, bunlar da Sevan Nişanyan'ın hayatında rol oynamışlar.
*
Olumsuz eleştirilerimse, bazı noktalarda ki epey bir çoklar, ülkemize, değerlerimize ve yönetimimize yaptıkları göndermeler.Bunlar özellikle kalın yazılmış ki okuyanların iyice gözüne çarpsın. Bu noktalarda canım epey sıkıldı, çünkü olaylar soykırıma kadar gidiyor. Çerçeveyi ve duracağı yeri belirleyememiş aralarda sıkıntı yaratabilecek sözler söylemiş. Sevmedim, ayrıca ırkçı buldum. Ermenistan'le yahut Ermenilerle ilgili ise hiçbir olumsuz söylem yok. Oldu mu ama? Elbette Türkiye'de Ermeni olmak zordur ama Ermenistan'da Türk olmak da zordur bence. Amaç bir yaşam öyküsü aktarmaksa ideolojiler ve fikirler değil, Sevan beye dair şeyler olmalıydı, mesela duygular, hisler, iç dünya vs. Kitabın eksiğini bu şekilde kapatamamış bence:(Her türden düşünceye açığım elbette ama saygı çeçevesinde:)
*
Kitabın sayfa sayısını bazen laf salatası yapıldığından uzun buldum demiştim. Mesela bence uzun olan kısımlar kısaca atlanmış, gereksiz hapis günleri ve şu Kayamezarlık da uzatılmış.
*
Kitapta Allah'tan resimler var, yoksa sanırım sadece yazılarla ben yarıda bırakabilirdim. Resimler sağolsun hem renk hem de tahammül katmış. Elbette isteyen okusun diyebilir yazar ama okuduğuna da pişman olmamalı bir insan.
*
Kısaca elinizde hiç kitabınız yoksa,yahut Sevan Nişanyan'ın hayatını merak ediyorsanız, ya da benim gibi bir etkinlik dahilindeyseniz bolca sabır dileyerek okumanızı önerebilirim. Aksi takdirde bence zaman kaybıdır...
*
Keyifli Pazarlar ve bol okumalar sizlere...
Kitapsız gününüz olmasın:)
Kitaba puanım: 3
Kitaba puanım: 3
Takipte Kalın
hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler,
Hasibe ♥️
2 yorum oku / yaz
Merhaba, kullandığınız fosforlu kalemlerin markasını merak ettim.
YanıtlaSilKitap bana ait değildi, ödünç aldığımdan kimin işaretlemelerde bulunduğunu bilemiyorum :(
SilFikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))