Film Yorumu: Yok Artık / Robinson Crusoe ve Cuma / Mandıra Filozofu / Av Mevsimi

29.9.15

Merhaba!

Eylülü uğurladığımız son haftaya da başladık ve herkesin dilinde de olduğu üzere evet okular açıldı. Bu güzel haftanın ikinci gününde havaların bulutlanmasıyla evde yapılacak aktiviteler de çoğalmaya başlayacak gibi gözüküyor, zira kış kapıda ve sonbaharda epey soğuk geçiyor... O nedenle kışın ve sonbaharın evde yapılacak en keyifli aktivitelerinden biri olan film izlemeye yöneliyoruz ister istemez.. Bloggerların çoğu seri dizileri takip etse de ben şimdilik sadece boş vakitlerimde birkaç dizi serisine başladım ve arada bir izliyorum... Bir aralık da o dizilerimi sizlerle paylaşmak isterim. Her neyse. Bugün başlıktan da anlaşılacağı üzere blogumda dört yerli filmi ağırlıyoruz, eh hadi o zaman başlayalım...


İlk filmimiz iki gün önce vizyona girmiş olan ve Carlos ile Yaren'i birlikte tekrar izleyeceğimi umarak sinemaya girdiğimiz Yok Artık isimli film...

YOK ARTIK

IMDB: 5.3
Tür: Komedi
Oyuncular: Erkan Kolçak Köstendil, Şebnem Bozoklu, Ceren Moray, Çağlar Çorumlu, Algı Eke, Murat Akkoyunlu, Demet Evgar, Serkan Keskin
Yapım: 2015, Türkiye


Bayramın son günü eşim ve kardeşlerimle Bursa'da bir AVM'ye gittik ve sevdiğimiz isimleri görünce dayanamadık bu filmi seçtik. Aslında Labirent Alev Deneyleri'ne girecektik ama ilk filmin bir kısmını izlediğimiz için ona girmedik. Benim çok severek izlediğim bir film oldu.


Özellikle Ulan İstanbul fanatiklerinden olan eşim ve ben Carlos  ve Yaren'i bir de Bahadır'ı filmde görünce çok sevindik, zira Ulan İstanbul'un bitmesi bizi çok üzmüştü. Filmi Bahadır yani namı diğer Caner Özyurtlu'nun yönetmiş olması da ayrı bir merak konusu. 


Filmde çok kilit isimler seçilmiş, kadro on numara yani. Şebnem Bozoklu, Çağlar Çorumlu, acayip sevdiğim ve Çakallarla Dans serisinde çok başarılı bulduğum Murat Akkoyunlu, Erkan Kolçak bunlar filme gitme sebeplerimdir. 


Filmin konusuna gelecek olursak, ki zira isminden pek bir şey anlayamıyoruz, Fikret kendi halinde bir taksi şoförüdür. Her zamanki gibi işe gitmek için evden çıktığı bir sabah ayağını merdivende burkar. Müşteri beklerken taksi durağında arkadaşlarına amcasının oğluyla ilgili bir hikaye anlatmaya başlar ve gün içerisinde buna benzer birtakım hikayeler anlatmaya devam eder... Peki kah müşteriye kah bakkal sahibine anlattığı bu hikayeler gerçek midir, yoksa uydurma mıdır? Fikret'in hikayelerini duymaya hazır mısınız?


 Dört ya da beş hikaye dinlediğimiz ve canlandırmalarını izlediğimiz filmi ben çok beğendim, performanslar müthişti, hele Asuman öldürdü beni gülmekten. 



Evet hikayelerin hepsi süper değil kesinlikle ama izlemeye değer olanlar da var aralarında. Ev sevdiğim hikaye ise elbette ki Çağlar Çorumlu'nun başarılı performansı eşliğinde Almancı amca oğlu hikayesi :)


Film birçok değişik mekanda ve zaman diliminde geçtiğinden özellikle de İstanbul'un havadan çekilen harika manzaraları eşliğinde işlendiğinden hiç sıkılmadım, aksiyon ve macera dozu yüksek bir filmdi. Özellikle Murat Akkoyunlu'nun skecine bayıldım yine, otobüs, metrobüs, taksi gibi ulaşım araçlarında çekilen sıkıntıları çok güzel yansıtmıştı.


Eğlenceli bir yapım olmuş, eh tabi bu kadroyla beklentimiz epey yüksekti ama bu da fena olmamış. Eğlenceli ve bir o kadar da komik hikayeler dinlemek isteyenlere şiddetle tavsiye edilir, eşim de ben de kardeşlerim de filmin jenerik müziğine hasta olduk ^^ Hazır daha yeni vizyona girmişken kaçırmamak lazım, değil mi ama ?
*
İkinci filmimiz ise yine halen sinemalarda olan yerli bir uyarlama filmi, Robinson Crusoe ve Cuma...

ROBİNSON CRUSOE ve CUMA

IMDB: 6.2
Tür: Komedi, Fantastik, Macera
Oyuncular: Serhat Mustafa Kılıç, John Nyambi, Beyti Engin, Damla Debre, Ebru Yücel
Yapım: 2015, Türkiye


Filmi eşimle birlikte vizyona girdiği ilk günlerde sinemada izlemiştik... Yine komedi olmasından dolayı ve de seyredecek daha iyi bir film bulamadığımızdan dolayı. Serhat Kılıç zaten Seksenler dizisinden sevdiğimiz bir karakteri oynuyordu, ona aşinaydık ve espirilerine bayılıyorduk, çok güleriz diye girdik, çok güldük... Nyambi ise çok tatlıydı, konuşmaları falan... Başarılı bir ikili olmuşlardı...


Filmin konusuna gelecek olursak; Gürcan Yurt'un aynı isimli çizgi romanından uyarlanan filmde Robinson ıssız adaya düşeli on beş sene olmuştur ve Cuma ile kutlama yapmaktadırlar. Hüzünlü geçen kutlama sonrası Robinson'un ve Cuma'nın yalnızlıkları tavan yapar ve sıkıntı içinde yaşamaya devam ederlerken ada sahiline bir gemi yaklaşır. Geminin içinden turuncu entarili uzun kızıl perma saçlı bir adam iner ve adının Viktor olduğunu söyler. Önce onlara kendinden bahseder ve adaya arınmak ve uzaklaşarak kendini bulmak için geldiğini söyler. Adada kalmak için Robinson'dan izin ister. Robinson tam hayır diyecekken gemiden inen iki kız, Yanarin ve Donelya sayesinde cevabını değiştirir ve macera başlar.. İkili kızları etkilemek için her yolu deneyecek ve onlarla yalnızlıklarını paylaşmak için çabalayacaklardır...


Konu ve çizimler, mekanlar, ada tasarımı her şey ama her şey çizgi romandan alınarak uyarlanmış. Hatta Cuma'nın tipi bile ^^ O bakımdan güzel bir uyarlama olduğunu düşünsem de içerisine katılan abartı doz abazalık içine etti biraz filmin. Hele ortadan sona doğru iyice sıkıldım ve ilgimi çekmemeye başladı film. Konu güzel olsa da işleniş tamamen cinsellik ve kız tavlama üzerinden ilerleyince sıkıcı oldu malesef :(


Çizgi romanı merak etmedim değil ama bulursam mutlaka kaçırmam ^^ Ben filmde ada figürünü çok güzel ve doğal buldum. Robinson ile Cuma'nın günlük hayatlarından daha fazla kesitler görmek isterdim, hemen gelen gemiyle bütün ilgi kaydı. 


Bunun dışında afişi çok beğendim, Beyti Engin de rolünün hakkını verse de bir Ulan İstanbul'daki gıcık performansı kadar iyi değildi kesinlikle. Filmin sonunu da beğenmedim ama gerçekçi buldum, ailecek izlenecek bir film değil bence, basit ve küfürlü komedi diyenlerin hiç sevmeyeceği bir yapım olmuş. Yine de uyarlamayı görmek ve yerli Robinson'ı tanımak için gidilebilecek bir film olmuş, şimdiden keyifli seyirler :))

*

Üçüncü filmimizse yine uzun bir zaman önce izlediğim yerli yapımlardan biri, bir diziyle başlayan karakteri canlı tutma çabası olarak nitelediğim karakter odaklı filmlerden... Mandıra Filozofu..

MANDIRA FİLOZOFU

IMDB: 6.8
Tür: Komedi
Oyuncular: Müfit Can Saçıntı, Rasim Öztekin, Ayda Aksel, Eser Eyüboğlu
Yapım: 2014, Türkiye


Çocuklar Duymasın dizisinde de zaten çok sevdiğim bir karakterdi Mustafaali. O yüzden bu kadar dolu bir karakterle ilgili bir film yapılması bence hoş olmuş. Ben severek izledim ve dinledim...


Filmin konusunu az çok tahmin ediyorsunuzdur ama ben yine de yazayım: Mustafa Ali'nin yaşadığımız dünya düzenine karşı duruşu onu Muğla'nın Çökertme köyü yakınlarındaki bir kulübede yaşamaya kadar götürür. Burada teknolojiden ve günlük angaryalardan uzak doğal ve organik bir yaşam sürmektedir. Cavit ise kurnaz ve çalışkan bir iş adamıdır ve Mustafaalinin arazisini satın almak istemektedir. Ancak Mustafaali'yi ikna etmesi epey zor olacaktır.


Güzel ve felsefe dolu bir filmdi, başrolde Rasim bey zaten harikalar yaratmıştı. Ortam, manzara vs. çok güzel ve doğaldı, bir sürü organik sahne de filme hoşluk katmıştı. Benim fikrimi sorarsanız ben yarı organik bir yaşamdan yanayım... ^^ Ölmeden önce izlemeniz gerekir mutlaka diyemem ama felsefe seviyorsanız eğer sıkılmayacağınız aksine bol bol düşüneceğiniz bir film bu, bir bakın derim ben :)

*
Son filmimiz ise Av Mevsimi... Sona kalan da yerli bir polisiye olsun istedim...

AV MEVSİMİ

IMDB: 7.5
Tür: Polisiye, Gerilim, Dram
Oyuncular: Şener Şen, Cem Yılmaz, Çetin Tekindor, Melisa Sözen, Okan Yalabık
Yapım: 2010, Türkiye


Uzun zaman önce izlediğim bir filmdi ama ne film... Bunu da yazmadan geçmek istemedim, özellikle de uzun zaman sonra Şener Şen'i Eşkıyadan sonra bir filmde yakalamışken...Üstelik de polisiye... Hadi uzatmadan konusuna geçelim: Tecrübesi, sezgileri ve takipçiliğiyle teşkilatta nam salmış, Ferman ( Avcı), bakışlarıyla bile lakabının hakkını verebilen Deli İdris cinayet masasında görevli ve baba oğul kadar yakın iki polistir. Antropoloji mezunu Okan ise bu ekibe yeni katılmış bir çömezdir. Öldürülen genç bir kızın olayını soruşturan bu üç polis hayatlarının işiyle karşı karşıya olduklarını bilmemektedirler...


Dev isimleri bir araya getiren film gerçekten de hakkını vermiş, Türk polisiyesinin dev filmlerinden biri oldu bana göre. Filmin karanlık atmosferi ayrı bir gizem katıyor filme... Afişler zaten olay... En sevdiğim ve tekrar tekrar izlediğim filmlerden... İsmi ise bence zaten cuk oturmuş... Gerçekten de Av Mevsimi...


Filmde Cem Yılmaz'ın seslendirdiği 'Hayde' isimli şarkı da epey meşhur oldu, filme ün kattı diye düşünüyorum, filmde eleştirebilinecek pek bir şey yok aslında... Hep komedi görmeye alışık olduğumuz Cem Yılmaz ise rolünün hakkını vermeye çalışsa da ben yine de onu görünce gülme hissimden vazgeçemedim :))


Güzel ve üst düzey bir polisiye izlemek isteyenler için doğru adres diye düşünüyorum, beş yıl önce çekilmiş olsa da bence hala izlenebilir... Çok fazla aksiyon göremesek de dram sahneleri o boşlukları doldurmuş. Filmi polisiye severlere özellikle tavsiye ediyorum...

Takipte Kalın




hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler, 

Hasibe ♥️









You Might Also Like

0 yorum oku / yaz

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))