✿ Kitap Eleştirisi: Guguk Kuşu / Ken Kesey ✿

16.9.17

Herkese yeniden merhaba!

Umarım keyifler yerindedir, hafta sonu en sevdiğim günden sesleniyorum sizlere :) Bugün günlerden Cumartesi ve ben sizlerle okuduğum en son kitap olan Guguk Kuşunu ve onun yorumlarını paylaşmak üzere blogumdayım. O zaman hemen başlayalım..

Uzunca bir süredir kitap okuyamıyordum, malum yaz tatili, aile ziyareti, bayram falan derken kitaplara pek fazla zaman ayıramıyordum. Şimdiyse okulların ve doğal olarak iş hayatının başlaması sebebiyle okumalara kaldığım yerden devam edeceğim. Kitap okuyamamanın en kötü özelliği kitaplardan uzak kalmak, kağıt kokusunu özlemek evet ama bir de bu yeni durumun sizi yeni kitap alışverişlerinden mahrum bırakması elbette... Ben sürekli kitap alıp da biriktirme taraftarı bir insan değilim aksine son zamanlarda kütüphanemi vazgeçilmezlerimle daralttım ve kalanlarını da kütüphaneye verdim ve bir kısmını da kız kardeşime götüreceğim. Yani kitap azaltımına geçtim de diyebiliriz, o nedenle sürekli alan ama okumayanlardan değilim. Ben aldıklarımı okuyup bitirip elimde son iki üç kitap kalıncaya kadar alışveriş yapmama taraftarıyım ama çoğu zaman bu sözümde de duramıyorum. Hatta son dönemde yine A101'den 3 farklı kitap alışverişi yaptım yine ve ilkini okuyorum bile... O nedenle okuyup almak bana daha mantıklı geliyor, sonuçta kitaplar oradan oraya yıpranıyorlar bir süre sonra ve okumadıkça da bir kenarda kalmak zorunda kalıyorlar... Okudukça almak ve okuduklarımızı da değerlendirmek yani ya kütüphanelere vermek ya da etrafımızdaki kitap kurtlarına sunmak daha mantıklı gibi :)


Bugünse kütüphaneden aldığım kitaplardan bir diğeri olan Guguk Kuşu'nu konuşacağız ve daha yakından tanıyacağız... Daha önceden ismini hiç duymadığım bir kitaptı ama Amerikan Edebiyatı için kült kitaplardan biriymiş ve 5 Oscar ödüllü Jack Nicholson'ın başrolde olduğu şahane bir de filmi varmış. Bakalım kitap hakkında neler söyleyebilirim?

Kitabımız, Turkuvaz Kitaptan çıkma ve yaklaşık olarak 316 sayfa...
*
Kitabın bendeki versiyonunda kitabın ön kapağını Jack Nicholson, arka kapağını da bilgilendirmelerle bir illüstrasyon süslemiş. Turkuvaz Kitap'ın ismine uygun düşecek şekilde siyah ve turkuaz renklerin uyumuna sahip. Arka kapaktaki yazının sinir edici bir şekilde hem merak ettirici hem de hiçbir şey açıklamayacı bir yapısı var. Hem biraz gıcık oldum hem de sevdim ne yalan söyleyeyim.


Kitabın özgün adının One Flew Over the Cuckoo's Nest olduğunu eklemem lazım, belki pek çok kişi bu isimle bilir bu kitabı. Bu ismin nereden geldiği ise aslında çok daha önemli, bu bir çocuk tekerlemesinin son cümlesi, ancak Türkçeye ona biraz benzeyen bir isimle sadece Guguk Kuşu olarak çevrilmiş. Çocuk tekerlemesi ise şöyle: One flew east, one flew west, one flew over the Cuckoo's Nest / Biri doğuya uçtu, biri batıya uçtu, biri de guguk kuşunun yuvasının üstünden uçtu.) Yani kitabımızın orijinali bir cümle, Biri de Guguk Kuşunun Yuvasının Üstünden Uçtu. Ama ben Türkçe versiyonunu da sevdim, hikayeye ve kitabın geneline uygun bence :) Ayrıca Ekşi'de okuduğuma göre Cuckoo aynı zamanda argoda 'Deli' anlamına da geldiğinden 'Deliler Diyarından Biri Geçti' olarak da yorumlanabilirmiş, valla ben onların yalancısıyım :)
*
Kitabın biçimsel özelliklerine geçelim: İlk sayfada yazar ve çevirmenin özgeçmişleri kısacık yazılmış, ikinci sayfada kitabın özgün adı vs. gibi detay bilgiler mevcut. Üçüncü sayfada sırasıyla üstten alta doğru yazar, kitap, kitabın türü, çeviren ve yayınevi ismi yer alıyor. Beşinci sayfada üstte atıf altta ise meşhur tekerlememiz yer alıyor. Ve yedinci sayfada kitaba Birinci Bölüm ile giriş yapılıyor. Kitap büyük bölümler halinde dört büyük bölümden oluşuyor. Genelde orta boyutta bir punto tercih edilmiş. Kitap genelde diyalogdan ziyade paragraflarıyla ön plana çıkıyor ve düz yazı olarak yazılmış. Büyük bölümler aralarda yıldız işaretiyle küçük bölümlere ayrılmış.


Kitapta ilk olarak benim dikkatimi çeken hiç ama hiç yazım yanlışı bulunmaması ve çevirisinin efsane olmasıydı. Tamamen Amerikan edebiyatına ve onun kendi kültürüne has bir roman olmasına rağmen çevirenimiz bizim güzel Türkçemize olabildiğince güzel bir şekilde adapte etmişti romanı ve romanın adı gibi roman da adaptasyon aşamasında oldukça başarılı olmuştu. Gerçekten alkışlıyorum. Çünkü romanda Amerikan tarzı şakalar, espriler, dalaşmalar yani onların kültürüne ait ve bize yabancı olan/gelen şeyler vardı ve bunları okura bu kadar güzel aktarabilmek her babayiğidin harcı da değildir. Sevgili Aziz Üstel tebrikler...
*
Kitabın konusuna bakalım mı? Amerika'daki herhangi bir yerdeki herhangi bir akıl hastanesindeyiz ve yıl 1962... Günün birinde bu akıl hastanesine o zamana dek kimsenin görmediği yeni bir hasta Randle McMurphy getirilir ama ne hasta... Hiç kapamadığı çenesiyle bir hapishaneden getirilen aslında akıllı olan bu hasta bu hastanede hem sisteme hem de kendisine dayatılan her şeye karşı koyacaktır ve oradaki hastaların da kendilerini fark etmelerini sağlayacaktır... Peki kimin dediği olacaktır, hastane yönetiminin mi yoksa McMurphy'nin mi?


Kitabın konusunu ancak bu şekilde özet geçebiliyorum daha fazlası çok fazla spoiye girecek. Ama sanırım hayatımda gördüğüm en babayiğit konulardan biri ve yazar da aynı derecede çok cesur. Bu yüzden sizce de alkışı hak etmiyor mu? Bu arada hastanenin bir adının olmaması ve yazarın yer ya da mekan hakkında çok fazla bilgi vermemesi gerçek anlamda herhangi bir yeri hedef aldığını değil de sadece sisteme odaklandığını gösteriyor bana, bilmem siz neler düşünüyorsunuz?
*
Kitapla ilgili yorum yaparken film için de biraz konuşmak istiyorum, henüz izlemedim ama listenin en başında olduğu bir gerçek, gerçi kitabın sonuna nasıl dayanacağım bir daha bilemiyorum ama neyse. Film hakkında Ekşi'de yine bir şeyler duydum: Rivayet odur ki yazar bu filmi izlemeyi ısrarla reddetmiş ve izlememiş çünkü beğenmemiş. Bu aslında mümkün olabilir çünkü yazarın önce kafasındaki sonra da kalemindeki karakterler filmdekilerle birebir örtüşmemiş ya da yazar anlatmak istediklerini filmde görememiş olabilir. Sonrasında filmin tam beş tane Oscar aldığı ve Oscar tarihindeki Büyük Üçler'den biri olduğu da bir gerçek, diğer filmler ise Kuzuların Sessizliği ve Bir Gecede Oldu filmleri. Yani bu film Amerikanın enlerinden biri ve zamanında yazar da bu kitapla birlikte Amerikan Karşıt Kültürünün efsanelerinden olmuş. Yine bazı oyuncuların Oscar kazanmalarına ya da kendilerini göstermelerine de olanak sağlayan film kitabıyla birlikte aslında ne denli önemli bir hal almış. 1962 yılında yazılan kitap 1975 yılında filme aktarılmış. Filmi izler izlemez detaylı yorumunu yazacağım.


Kitaba geri dönecek olursam, kitap, içeriği, karakterleri ve kurgusu - sonu hariç- bana göre efsane! Ama öyle böyle efsane değil. Kitabı elime ilk aldığımda böyle bir kitap okuyacağımı asla beklemiyordum ve bu kadar etkileneceğimi de elbette. Ancak kitap gerçekten ateş ediyor yalan değil. Ayrıca yazarın cesaretinden dolayı cinsellik, güç ya da toplumun ayıp kabul ettiği ne varsa kitapta bunları bolca görmek de acayip normal. Kısacası muhteşem bir sistem eleştirisi diyebiliriz biz bu kitap için, Amerikalıların kendi sistemlerini eleştiren bir filmi en başarılı ilk üçe yerleştirmeleri de ibret alınası! Amerikalıların bu özellikleri gerçekten hayranlık uyandırıcı, yine tam hatırlamıyorum sanırım ya Bilgen ablanın kanalında ( bilgentolis > Youtube) ya da Başak Kablan'ın videosunda ( Başak Kablan > Youtube) buna dair yani Amerikalıların kendi sistemlerini yerden yere vurup deli gibi eleştirdikleri yapıtları başlarının üzerine koydukları konusunda bir konuşma izlemiştim ve inanılmaz hayran olup şaşırmıştım. Aslında bizim demokrasi dediğimiz kavramı dibine kadar yaşayıp yaşatıyor adamlar galiba. Sistem eleştirilerine daha yakın zamandan bir örnek ise; bakınız Black Mirror dizisi. Yakında blogda yorumlayacağım ama üç bölümlük bu mini diziyi sizler de izleyebilirsiniz :) Bakın da görün bizimkiler, sistem eleştirisi nasıl yapılır?


Kitabın içindeki karakterlerden sanırım en çok McMurphy'i seviyorum, öylesine güzel tasvirlenmiş ve öylesine gözünüzde canlanıyor ki sanki birazdan yanınızdaki masadan kalkıp sizle de bir Elli İki atacak gibi. Kumarbaz, haşarı, düzenbaz, hırçın, dolandırıcı, yalancı, delişmen biri nasıl olur da peki okuyan herkesin gönlünü çalabilir? İşte başarılı yazarların anahtarlarından biri de bu, okuru baş veya yan roldeki karakterleriyle vurmak. Billy Bibbit gibi ya da Reis Bromden gibi bir karakteri kim nasıl sevmez ve neden? Hiçbir gerekçe yok ki?
*
Zaman ve mekan kavramı bir kitapta kendini hiç aratmaz mı? McMurphy öylesine alıyor ki ipleri eline ve ara ara da cadaloz Büyük Hemşire açıkçası normal kitaplarda olmazsa olmaz dediğiniz hiçbir şeyi aratmıyorlar size... Hatta varlar mı yoklar mı düşünmüyorsunuz bile...
*
Kitaptaki karakterler ve isimleri inanılmaz başarılı bence, hepsi karikatür karakter dediğimiz akılda kalıcı karakterlerden. İsimleri de aynı şekilde, ayrıca kitabı bir Kızılderilinin ağzından dinlememiz ve olanları onun gözüyle görmemiz bu esnada hem geçmişi hem de şimdiyi görmemiz çok ama çok iyiydi. Böylece herkesin bildiği ama dile getirmediği Kızılderililerle ilgili hikayeler de doğrulanmış oldu. Bu arada filmde Billy hariç herkesi kitaptaki karakterle bağdaştırdım ama bir tek Billy hayalimdeki gibi değildi.


Kitap, inanılmaz akıcı, ilk yüz sayfada biraz aralıklı okuduğum için akıcılığı yakalayamadım ben ama sonrasında kitap deli gibi aktı gitti. Puntonun ortadan büyüğe doğru olması da bunda eminim etkilidir. Kitapta çok önemli konulara parmak basılmasına ve sistem doğrudan hedef alınmasına rağmen yani böyle ağır konular da kitapta var olmasına rağmen bu konular kitaptaki konuya güzel yedirilmişti. Kitabın sayfa sayısı da bence ideal ama daha fazlası olsa okumam demezdim. Ayrıca kitabın sonunda da yazar okuru asla rahat bırakmamış, ya tamam oldu bitti her şey diyemiyoruz şak diye kafamıza balyoz yedik gibi oldu biraz ve sevemedim ben bu sonu. Keşke birlikte kaçsalardı, ah keşke....!
*
Kitaptaki dile hemen alışamayabilirsiniz ancak bir süre sonra alışıyorsunuz tabi. Ayrıca kitapta filmdekinden çok daha fazla detay ve özel anlatımlar mevcut elbette, kitapta tasvir kelimesinin anlamını görüyoruz neredeyse, yazar her bir karakterin mimiklerinden jestlerine bir saniye bile kaçırmadan tasvirliyor. Ayrıca detaylara o kadar önem veriyor ki karakterin ne giydiği, nerede oturduğu ve ne yaptığı anında okurun zihninde. Yazar, kitabında genelde olayları tasvirlese de düşünceler, davranışlar, neden sonuç ilişkisi, insan davranışları, sürü psikolojisi gibi bir sürü konuya da temas ediyor. Yine psikolojik çözümlemeler, karakter analizleri hat safhada. Bu kitapta nesnelerin çok bir önemi yok, önemli olan davranışlar, insanlar, insan psikolojisi ve nedenlerle sonuçlar...


1962 yılını çok iyi bilmiyorum bu nedenle yazar o dönemdeki insanları mı yansıtmış tam bilemiyorum ama toplumun büyük bir bölümünü yansıtan karakterler ya da her bir karakterin toplumdaki bir güruha denk geldiğini düşünüyorum. Yani toplumun her kesiminden bir karakter mevcuttu. Şimdiye kadar bu kadar iyisini okudum mu bilmiyorum ama sanırım okumamışımdır.
*
Kitapta, genelev, hapishane, hastane gibi toplu halde yaşanılan yerlerin seçildiği ve kitaba dahil edildiğini görüyoruz, genelde de buralarda yaşamak zorunda kalan insanlar ele alınıyor. Çünkü bu insanların sistem tarafından ezildiği ve sisteme yenik düştükleri için buralarda yaşamak zorunda kaldıkları hatta sistemzede olduklarını düşünüyor ve bu şekilde kitabına dahil ediyor diye düşünüyorum. Kitabın çok daha derin bir yorumu da mevcut, göz attım ben, sizler için de buraya bir link bırakıyorum, isterseniz bakabilirsiniz. One Flew Over the Cuckoo's Nest (Guguk Kuşu) : Ozan Örmeci
*
Benim okuduğum kitaplar içerisinde enler arasına giren ve beni gerçekten etkileyen kitaplardan biri oldu, okumanızı muhakkak tavsiye ederim :)) Yeni kitaplarda ve yazılarda görüşmek dileğiyle...Yazımı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşmayı ve blogumu sağ üst köşeden takibe almayı unutmayın :) Eğer beni sosyal medyadan da takip ederseniz yeni yazılarımdan ilk haberdar olanlardan olabilirsiniz...

Takipte Kalın





hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler, 

H. ♥️

You Might Also Like

0 yorum oku / yaz

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))