Film Yorumu: Kara Kule / Medyum / 44. Çocuk / Ölümsüz Aşk

9.9.17

Herkese merhaba!

Hafta sonundan selamlar... Bugün sizlerle hafta sonu keyfine keyif katacak bir yazı paylaşmak üzere blogumdayım. Yaz tatili boyunca genelde film izledim dersem yalan olmaz, bolca film izledim ve bunları artık yavaş yavaş paylaşarak bitirmek istiyorum, yeni filmlere yer açmak lazım tabi :)) Bu arada dizi izlemeye de devam ediyorum; şu sıralarda Game Of Thrones ve 12 Monkeys izlemekteyim, bitirince yorumları blogda olacak :))

Bugün sizlere ve sizlerle paylaşmak için dört tane harika film yorumu seçtim, ilk filmimizle başlayalım o halde :) İlk filmimiz, Stephen King'in Kara Kule / The Dark Tower serisinden uyarlanan Kara Kule isimli film... Bu filmi sinemada izledim.



THE DARK TOWER / KARA KULE

IMDB: 6.0
Tür: Bilim Kurgu, Fantastik, Korku
Oyuncular: Idris Elba, Matthew McConaughey, Tom Taylor
Yapım: 2017, ABD


Filmin afişleri de ve elbette Stephen King ismi de çok şey ifade ediyor ve beklentiyi arttırıyor. Afişlerini beğenmedim diyemem, gayet güzel ve ilgi çekiciler aynı zamanda konu ve fragmanı da bir harika.


Filmin ve serinin konusuna gelecek olursak; 11 yaşındaki Jake Chambers, rüyalarında çok çeşitli imgeler görmektedir. Ancak bunlara kimseyi inandıramamaktadır. Çeşitli ipuçlarını takip ederek bir şekilde bu imgelerin yer aldığı dünyaya açılan kapıyı bulur ve Orta Dünyaya adımını atar. Burada rüyalarında silahşör olarak gördüğü Roland Deschain ile tanışır ve Roland'ın neyi koruduğunu öğrenir: Kendi dünyasını ve daha pek çok dünyayı koruduğuna inanılan kara Kule. Siyahlı Adam ise bir büyücüdür ve Kara Kule'yi yok etmek istemektedir. Silahşör de onu durdurmak... Peki Jake ve Roland Siyahlı Adam'ı durdurup tüm dünyaları kurtarabilecek midir?


Oyuncuları çok beğendim, seriyi okumamış olsam da yerinde seçimler olduğunu düşünüyorum ve başarılılar da. Ancak filmin 7 kitaplık seriyi bir arada anlatma çabası yüzünden çok ama çok aceleyle çekilmiş ve üstünkörü geçilmiş olduğunu düşünüyorum. Bu belki çok amaçsız yapılmış ve aceleye getirilmiş olduğundan belki de dediğim gibi 7 kitabı bir filme sığdırmaya çalışmaktan ileri geliyor olabilir. Harry Potter gibi 7 kitaplık bir serinin en azından 8 filmi hakettiği gerçeği böylesine ortadayken acaba hangi mantıkla böylesi bir seri tek filmde aktarılmış anlayamadım.


Filmde aksiyon sahneleri, fantastik sahneler gayet başarılı olsa da ne yazık ki filmin kurgusu çocuk filmlerinin bile ötesinde kötü. Filmin ilk yarısı bitti ve bizler acaba ne olacak diye beklerken bir de baktık ki film birden bitmiş ve kötü adam hemencecik yakalanmış ve öldürülmüş. Biraz spoi oldu ama neyse :( Hikaye 1 saat 35 dakikadan çok daha fazlasını hak ediyordu bence, hem kısa hem de kurgusuz bir film olmuş. Yoksa serinin konusu, oyunculuklar ve filmdeki sahneler gayet başarılı. Severek izledim diyemiyorum ama severek okumak isterim elbette, o yedi kitapta kim bilir ne maceralar vardır ?


*
İkinci filmimiz ise benim öylesine izlediğim ve aslında Tivibu'nun film kanallarında yakalayıp da baştan sona yeniden izlediğim bir film oldu: Red Lights / Medyum

RED LİGHTS / MEDYUM

IMDB: 6.2
Tür: Gerilim
Oyuncular: Robert de Niro, Cilian Murphy, Sigourney Weaver, Elizabeth Olsen
Yapım: 2012, İspanya, Kanada, ABD


Afişleri harika olan bu film aslında mistik ögeler de içermiyor değil elbette ve paranormal de diyebiliriz ama genel olarak ortadan iyiye güzel bir gerilim filmi. Şans eseri böyle bir film izlemem de ayrı bir olay ! Filmin çevirisi bence de rezalet ama uymamış mı uymuş doğrusu. Aynı zamanda Red Lights ismi nereden geliyor diyorsanız da Margaret ve Buckley'nin birlikte hazırladıkları çalışmadan geliyor. 


Konuya geçelim hemen: Film emekli doktor Margaret Mattheson ve onun genç asistanı Tom Buckley'nin sıradışı psişik olayları araştırarak onların gerçek birer ilüzyon ve kandırmaca olduklarını ispat etme çabalarıyla başlar. Hayaletler, periler, medyumlar, büyücü ve cadılar onlara göre bazı insanların diğer insanları sömürmek amacıyla kurguladıkları birtakım sahtekarlıklardır. Bunları ispat etmek için sahada uygulama bile yaparlar. Eski kör medyum Simon Silver - ne havalı isim ama- 30 yıl önce bir gösterisinde konuklardan birinin ölmesi üzerine inzivaya çekilir ve 30 yıl boyunca ortalıkta gözükmez. Yeniden ortaya çıktığında ise eski şöhreti ve kazancı yerindedir. Margaret ve Buckley gösterilerine giderek onun da bir sahtekar olduğunu ispat etmeye çalışırlar ama bu sandıklarından çok daha zor olacaktır... 


Niro ismi başta yazılmasına rağmen filmde çok da fazla bir rolü yok ve onu çok göremiyoruz. En sevdiğim ve başarılı bulduğum kadın oyuncuların başında gelen Sigourney Weaver ise zaten filmi izlemem için tek başına bile yeterli bir sebepti, sanırım bu kadın hangi filmde oynarsa oynasın izlerim. Türkçe dublajında da sürekli aynı kişinin seslendirmesi gerçekten şahane oluyor ve o ses aşırı yakışıyor. Filmin ortalarında onu kaybetmemiz üzücü. Filmi aslında oyuncular konusunda çok başarılı bulmanız olası.


Film biraz durağan ve depresif bir havada olsa da yine de sürükleyici olduğunu düşünüyorum. Özellikle medyumlarla vs. ile yapılan ve sahtekarlıkları anlatan güzel bir film olmuş, ben konusu itibariyle de çok sevdim. Sevdiğim isimler de bu filmde yer alınca benim kesin izlemem gereken bir film olduğunu düşündüm. Filmde bilimsel veriler kısmında ise çok şaşırdım ve bunların da filme dahil edilmesine sevindim. Sıkıcı olsa da yine de keyifli bir izlemeydi.


*
Üçüncü filmimiz yine Tivibu'dan izlediklerimden... 44. Çocuk.

Child 44 / 44. Çocuk

IMDB: 6.5
Tür: Dram, Gerilim
Oyuncular: Gary Oldman, Tom Hardy, Vincent Cassel, Noomi Rapace
Yapım: 2015, ABD


Afişlerini her ne kadar beğenmesem de filmin konusunu çok merak edip izlemiştim bir nevi polisiye çünkü. Polisiye gördüm mü izlerim mutlaka ^^


Hemen geçelim konusuna; Tom Rob Smith'in üçlemesinin ilk kitabından uyarlanan bu film, Stalin sonrası hayali bir Sovyetler Birliği ülkesinde geçiyor. Leo Demidov isimli bir ajan en yakın arkadaşının çocuğunu ve aynı şekilde tren raylarının yakınlarında çıplak bir şekilde bulunan bir başka çocuğun ölümüne şahit olur ve bu olayın perde arkasını araştırmaya başlar. Ancak karısına yapılan ihanet suçlaması yüzünden mesleğinden alınır ve sürgüne yollanır. Tren ray hattı boyunca cinayetlerin devam etmesi üzerine yeni amiri ve eşinin gizli yardımları sonucunda çocuk ölümlerini araştırmaya ve katili bulmaya çalışır. 


Konu gerçekten harika, aynı zamanda bir dönem filmi olmasından dolayı da çok başarılı. Dönemi muhteşem bir şekilde yansıtmışlar ve oyuncularla film şahaneleşmiş. Harry Potter'dan çok sevgili Sirius'umuzu da burada görmekten çok mutlu oldum, her ne kadar rolü bambaşka olsa da. Yine seri katil avına çıkmış bir ajan, böyle filmlerde gördüğümüz, dram veya trajedi bu filmde yok, o dönem kadar soğuk işlenmiş. Ayrıca Stalin dönemini de yakından gözlemlemek için bu film yine izlenebilir.


Güzel ve bence dolu dolu başarılı bir film, izlemenizi tavsiye ederim :)
*
Geçiyorum dördüncü ve son filme; Age of Adaline yani Ölümsüz Aşk...

AGE OF ADALİNE / ÖLÜMSÜZ AŞK

IMDB: 7.2
Tür: Dram, Romantik
Oyuncular: Blake Lively, Harrison Ford, Amanda Crew, Ellen Burstyn, Michiel Huisman
Yapım: 2015, ABD


Afişleri, ünü ve ismi bambaşka bir film, izlemesem olmazdı bu arada meraktan çatladım bu filmi izleyene kadar :)


Bu arada filmle ilgili muhteşem afişler ve resimler hazırlanmış bayıldım! Blake Lively'i aslında pek sevmem yani Gossip Girl'de de bayılmıyordum bana biraz itici geliyor bilemiyorum, Scarlet Johansson kadar ya da Marilyn Monroe kadar sıcakkanlılığı bana geçmiyor bu kadının, soğuk buluyorum :( Ama filmi severek izledim ve role de gayet yakışmıştı.


Filmin konusuna geliyorum: Adaline 20. yüzyılda yaşayan genç bir kadındır, bir gün geçirdiği bir kazanın ardından asla yaşlanmadığını fark eder. Sonsuza dek 29 yaşında kalacaktır. Ne harika bir durum ama değil mi? Pek çoğumuz buna yaşasın diye tepki verir. Ancak Adaline'ın çevresindeki herkes onun yaşlanmadığını fark eder ve bu durum bir süre sonra sorun teşkil etmeye başlar. Adaline 80 yıl kaçarak ve sürekli kimlik değiştirerek yaşamını devam ettirir ama mutlu değildir, sevdiği adamlar, ailesi ve diğer herkes hayatından çıkmakta ya da ölmektedir ancak kendisi halen aynı gözükmektedir. Günün birinde bir adama aşık olur. Aşık olduğu adama gerçekleri açıklayacak mıdır yoksa kaçarak yaşamaya devam mı edecektir? 


Konusu, işlenişi ve elbette ana karakter olarak bir kadını baz alması dolayısıyla diğer ölümsüzlik filmlerinden tadı başka. Daha hoş, daha dramatik ve romantik bir tadı var filmin. Güzel ve izlenesi bir film olmuş, bu arada filmde sıkılmanız imkansız çünkü çok güzel nüanslar var ve bence ana karakterler birbirine hem yakışmış hem de aralarındaki aşkı güzel yansıtmışlardı. Zaman ve mekan bolluğundan dolayı sıkılmadan izlenebilecek güzel bir film olmuş, ama ben öyle ölüp bitmedim yani. Film sanki biraz abartılmış gibi :(


Benim bugünlük sizlerle paylaşacağım filmler işte böyleydi, umarım yazımı severek okudunuz ve izlenecekler listenize yeni filmler eklediniz! Belki de bunlardan birini bu hafta sonu izlersiniz, kim bilir :) Yeni bir yazıda daha görüşene kadar sevgiyle kalın lütfen ! 

Yazımı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşmayı ve blogumu sağ üst köşeden takibe almayı unutmayın :) Eğer beni sosyal medyadan da takip ederseniz yeni yazılarımdan ilk haberdar olanlardan olabilirsiniz...

Takipte Kalın





hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler, 

H. ♥️

You Might Also Like

2 yorum oku / yaz

  1. Filmlerden en sevdiğim Idris Elba'nın başrolünde yer aldığı Kara Kule oldu. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel, teşekkürler

    YanıtlaSil

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))