Film Yorumu : Serçelerin Şarkısı :The Song of Sparrows

29.7.13

Merhabalar...

Dün gece -daha doğrusu biraz önce- Trt-1 ekranlarında izlediğim muhteşem filmden söz etmek istiyorum... Serçelerin Şarkısı, gerçi adamın işten kovuluşunu göremedim ama yine de oldukça duygusal bir filmdi...
Özeti şöyle:



'2008 yılında Berlin Film Festivalinde en iyi erkek oyuncu kategorisinde Gümüş Ayı ödülüne layık görülmüş olan film , Tahran dışında bir devekuşu çiftliğinde çalışan Amir ve ailesinin etrafında dönüyor.
Amir, sorumlusu olduğu çiftlikten kaçan bir kuş sebebiyle işsiz kalır ve işitme engelli kızının işitme cihazını tamir için Tahran'a gider.Hiç beklemediği bir iş kapısı açan şehir , karmaşası ve çeşit çeşit insanlarıyla  dürüst ve cömert ve yumuşakbaşlı dünyasını ne kadar etkileyecektir.' www.sinemalar.com






Yapımı: 2008-İran
Tür: Dram, Komedi
IMBD: 7.1




Film tamamen İranlı bir ailenin etrafında geçiyor, daha çok aile babasıyla da diyebiliriz, her bir karede o var ve onla birlikte Tahran'ın gerek ücra tarlalarında gerekse de trafiğinin acımasızlığında dolaşıp nafakasını çıkarmasını izliyoruz... Filmi en başından izleyemedim malesef, ben açtığımda külüstür bir motosiklet alınmıştı :(
*

Aile babamız devekuşlarına meraklı, çiftliğinde çalışıyor, kovulduktan sonra bile deve kuşu denince hayatı duruyor, motosikletle taksicilik, nakliye işleri yaparak geçinmeye çalışıyor...Aslında film oldukça yavaş diyebiliriz ama siz Amir ile dolaşırken gezinme fırsatı buluyorsunuz...Amir'in üç tane çocuğu var, en büyükleri bir kız ve işitme engelli, işitme cihazıyla iletişim kurabiliyor...Bizim alanla da biraz ilgili olduğundan mıdır bilinmez, izlemek geldi içimden...İkincisi bir erkek ve sürekli evin yakınlarındaki su deposuna gidip arkadaşlarıyla orayı balık üretim tesisi haline getirmeyi hayal edip çalışıyor, sonuncusu ise küçük bir kız..Sürekli annesinin yanında, zaman zaman babasının alçısına resimler çizen...
*

Amir bir taraftan taksicilik yaparken bulduğu hurdaları da eve getirip onlardan yeni şeyler üretiyor hatta arkadaşlarına hediye ediyor...Bir gün bu hurdalarla uğraşırken kaza geçiriyor ve ...şaka şaka daha sonra iyileşiyor... Oğluna sürekli kızıyor, su deposuna gittiği için...Büyük kızının işitme cihazını yenilemek için devamlı çalışıyor, o bir baba ve gerçekten ailesinden başka bir şeyi düşünmüyor...Amir'i çok sevdim, ailesine bağlı sadık biri gibi geldi bana...Örneğin, her gün evden motoruyla çıkıp gidiyor, Tahran'a...Bu esnada eşini aldatabilir, çocuklarının rızkını harcayabilir...Ama yapmıyor...Ayrıca dürüst ve yardımsever, çocuklarının ihtiyaçlarıyla da onlarla da çok ilgili :)
*

Filmde ilgimi çeken şey, deve kuşu yumurtasını kırma sahnesi ve yemeği komşularla bölüşme sahnesiydi, ne kadar fakir olursa olsun bu insanlar sadece kendilerini düşünmüyor, tabak tabak dağıtıyorlar...
-

Bir de zar zor aldıkları balıklar yere yayılınca çocukların yüzlerindeki ifadeleri unutamam sanırım...Çok kötü bir durumdu...Çocuklar balıkları çok sevmişlerdi, kendi elleriyle yakındaki su bölmelerine attılar da en azından balıklar ölmedi :)
*

Amir'in hayatından bir kesit izledik kısaca, duygu yüklü ve sıcacık...
Yalnız tek eleştirim var: Böyle filmleri kaçırır gibi sanki gizli saklı yayınlıyormuş gibi gece geç saatlerde yayınlamayın olur mu? :)






Sevgiler,


Takipte Kalın




hasibecengizkarakuzu@gmail.com

Herkese sevgiler, 

Hasibe ♥️

                                                       




You Might Also Like

0 yorum oku / yaz

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))