✿ Kitap Eleştirisi: Yaşamak Güzel Şey: Doris Dörrie ✿

1.3.16

Merhaba,

Yeni bir yazıyla daha bir aradayız, haftanın ikinci ve Mart ayının birinci gününde... Bu arada güle güle Şubat, merhaba Mart diyoruz ve yepyeni bir aya yepyeni bir yazıyla merhaba diyoruz ! Umarım herkes için aydınlık bir ay olur ve ilkbaharın doğayı yenileyen enerjisini bizler de hayatlarımızda hissederiz... Zira sizleri bilmem ama benim çok ihtiyacım var bu yenilenmeye :)

Bu güzel ayın ilkbaharın ilk yazısı ne olacak peki? Blogumun bugünkü konuğu bir kitap ve ona dair yorumlarım olacak ! Elbette bir kitap daha okumanın hazzını yaşadığım doğru... Ve şimdi hemencecik bu yorumu buraya iliştirip yeni bir kitaba daha başlamak istiyorum, hadi hemen başlayalım o zaman...
*
Kitabımız Doğan Kitaptan çıkma ve yaklaşık olarak 238 sayfa...


Kitabımız benim kütüphaneden okumak üzere aldığım kitaplardan, geçen partiden aldıklarımın sonuncusu ^^ Arkadaşları çoktan kütüphane raflarını doldurdular, elimde sadece bu kitap kalmıştı onu da bitirdim... Hatta çoktan yeni kitaplarımı aldım ve okunmak üzere evimde beklemedeler, onları da Instagram'da paylaşmıştım ^^ Beni Instagram'dan hala takip etmiyorsanız, şuraya tıklayarak takip edebilirsiniz ^^
*
Kütüphanede ilk gördüğümde elbette beni en çok arka kapak yazısı etkiledi diyebilirim, çünkü Doğan Kitap gerçekten çok güzel bir yazı hazırlamış... Hem kitaba dair, hem kitabın konusunu hem felsefesini ve aktarmak istediklerini birkaç paragrafta özetlerken alt kısmında ise yazar hakkında genişçe bilgi veriyor... Gerçi bu sayede arka kapağın tamamı yazılı olmuş ama olsun, değer :) Ön kapak aslında kitabın Almanca orijinalinden çok farklı dizayn edilmiş olsa da mumlar ve manastır resimleriyle güzel bir atmosfer oluşturulmuş... Kapaklar benden tam not aldı !


Benim kütüphaneden aldığım biraz eski bir kitaptı, ancak yine de okunamayacak kadar eski değildi. Biçimsel özellikleri ise şöyle:Girişte iki boş sayfadan sonra editör bilgilerinin yer aldığı sayfa devamında atıf sayfası ve bir uyarı notundan sonra kitabımıza başlıyoruz. Kitap bölümler halinde 34 bölümden oluşuyor...
*
Kitabın konusuna geçecek olursak; Fred Kauffman iyi bir film yönetmeni olmak isterken kendini fast food zincirleri sahibi olarak bulmuştur, parası ve mesleki başarısı, güzel bir karısı, Claudia ve bir de ergenlik çağında Franka isimli bir kızı vardır... Ancak evlilikleri çıkmazdadır, karısıyla iletişimleri tamamen kesilmiştir, kızları ise önce birinden hamile kalmış, sonrasında çocuğu aldırdıktan sonra ise Buda bir lamaya aşık olmuşur ve Hindistan'a gidip manastırda lamayla yaşamak istemektedir... Fred ise tüm bunların ortasında kalmış orta yaş bunalımındadır ve mutlu değildir. Biz romanı Fred'in ağzından dinliyoruz, kızının hamile kalmasından itibaren onu eliyle Güney Fransa'daki Buda manastırına götürmesi, yolculukları, yaşadıkları, manastırda geçirdiği günler, arkadaşlıkları, manastırdan çıkışı ve hayatını okuyoruz diyebilirim... Ancak Fred oldukça duygusal biri ve oldukça depresif bir halde... İç dünyasını da okuduğumuz Fred, tüm özelini bizlerle paylaşıyor... :)


Konu gerçekten ilk bakışta biraz sıkıcı gibi gözükse de ne de olsa tek bir kişinin ağzından kurgulanmış hayatını anlatıyor, ama yine de bence kesinlikle sıkıcı değildi. Aksine bu roman psikolojik çözümleme ve tespitlerle dolu, hayat hakkında aradığınız cevapları da bulabildiğiniz bir roman aynı zamanda. Hatta gündelik yaşam aktarılmasına rağmen, uzun ve gayet kültürlü cümleler, sinema mezunu Fred'e yakışır nitelikte.
*
Kitabın biraz felsefi, biraz psikolojik, biraz da romantik bir tarafı var. Bu sebeple aksiyon düzeyi düşük bir roman diyebilirim, okurken sakin bir kafayla okumanız gerekecek... Romanın aslında yazara özgü çok tarz bir dili var, bu dilde benzetmeler, tasvirler oldukça fazla yer alıyorlar... Birkaç ülkede geçiyor hikayemiz ve bu yerler güzel tasvirlenmişler. Kitabın diline alışmakta ilk başlarda zorlansanız da sonrasında kopmakta zorlanıyorsunuz, sivri bir dili var Fred Kauffman'ın ve o gerçek bir insan. Kitabı okuduğunuzda başından sonuna kadar gerçekliğinden şüphe bile edemeyeceğiniz kadar iyi ve başarılı bir erkek portresi çizilmiş, Fred kendilerini artılarıyla ve hayattaki eksileriyle kabul ediyor.


Aslında erkek baş rollere ya da erkek baş kahramanlara alışkın değilim ben, okumakta da yer yer zorlandım çünkü bir erkeğin cinselliğe ve basit kadınlar yüzünden tüm kadınlara karşı bakış açılarını da okuyoruz kitapta. Ancak Fred, esprili ve oldukça da gerçekçi bir karakter ve bizlere kalbini gösteriyor resmen, hislerini vs. Bu sebeple okurken eğlendim, hüzünlendim ve çokça aynı şeyleri yaşamaktan dolayı da empati yaptım. Kolay okunur bir kitap değil ama mutlaka okunmalı diyorum.
*
Kitapta aslında bolca Budizm var, bu dine ait gelenekler, bir kampta kısaca bahsedilen törenler vs. Kitabın büyük kısmında hatta karakterlerin hayatlarında derin değişimlere sebep olan bir dinsel fark olarak yazılmış, tabi ilk başlarda çoğu insanın Budacılığa karşı olan negatif bakış açıları da yazılsa da büyük hayranlık göze çarpmayacak şekilde değil.
*
Benim okuduğum versiyonunda kitabın puntoları biraz küçüktü, çoğu zaman okurken zorlandım ve uzun cümleler beni benden aldı.! Aynı zamanda diyaloglarda noktalama işaretleri de eklenmemişti bu da ayrı bir okuma zorluğu yarattı.


Kitap aslında çoğumuzun zorlandığı noktalara parmak basıyor: Fred de hayatta istediklerine kavuşamamış hayatın ona dayattıklarıyla yetinmek zorunda kalan, sevdiği kadının bir canavara dönüşümüzü izleyen ve bolca hayal kırıklığı yaşamasına rağmen hala mutluluğu arayan bir adam... Yani evet çoğumuz gibi. Sinema yönetmeni olmak isterken birden bakış açısının olmadığını fark ediyor yani farklı bir bakış açısının... Hayatının bir döneminde orta yaştan ilerde bir dönemde artık bu şekilde yaşamak istemediğinden farklı kadınlarla daha çok cinselliğe dayanan deneyimler yaşıyor ama bunlar da ona yetmiyor... Hiçbir zaman gerçekten mutlu olmadığını düşünürken birden karısı Budizm ile tanışıyor ve kızlarının da bir lamaya aşık olmasından dolayı ailecek Budizm ile haşır neşir oluyorlar... Bu kitap aslında kadercilik anlayışını biraz geri iterken insanın kendi kaderine kendisinin yön verebileceği, hiçbir zaman geç kalınmadığı, umudunu kaybetmemen gerektiği gibi kişisel gelişim noktalarına değiniyor ve bunu Budizmin öğretileriyle yapıyor... Ancak yine de yazara minnettarım; bizi Budizm'den soğutmadan başarabiliyor ^^
*
Kitabın Türkçe ismini çok sevdiğini söylemem lazım, kitabın konusu ve kurgusuyla süper bir uyum yakalıyor, ancak Almanca bilmediğimden dolayı Almanca orijinal ismini tam bilemiyorum, zaten Goodreads de bulana kadar öldüm yani, neyse ki kitabın içerisinde editör vs. bilgilerin yer aldığı kısımda kitabın orijinali yazıyordu. Öyle bulabildim yani :) Goodreads'de kitabın İngilizce çevirisi de yer alıyor: Ona bakaraktan birkaç tahmin yapmak mümkün ^^ Where Do We Go From Here?


Kitabı aslında herkese tavsiye ediyorum, ancak yukarıda bahsettiğim okuma zorluklarından dolayı belki varsa farklı bir yayın evine ya da farklı düzenlemesine bakabilirsiniz... Ben aslında Budizm ile ilgili pek bir şey bilmiyorum ama bu kitap sayesinde birkaç şey öğrendim de diyebilirim, bu açıdan Dinler Tarihi öğrencileri muhakkak okumalı diyorum. Yine her dine eşit saygıyla yaklaşabilen ve insanların hayatında dinin anlam ve önemine vurgu yapan kitapları seven veya okuyabilen herkese tavsiyemdir bu nadide eser... Birçok sahnesi Oscarlık filmlerdeki gibiydi, öyle güzel ve gözünüzde canlandırılabilir... Bu kitabın filmi de çekilebilir, hatta belki de çekilmiştir? Kim bilir... Bilgisi olan varsa bizlerle de paylaşsın lütfen ^^
*
Kitaba puanım: 4
*
Daha güzel kitaplarda, eleştiri ve yorumlarında da görüşelim mi? Blogumu GFC'den ( Google Friend Connect'den) - blogumun en altında 'Bu Siteye Katılın' yazısına tıklayarak- takip etmeyi ve beni Instagram, Pinterest gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın ^.^ Tüm hesaplarıma yazımın sonundan ulaşabilirsiniz ^^

Görüşmek üzere !

Sevgiler...

Takipte Kalın




hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler, 

H. ♥️  
















You Might Also Like

2 yorum oku / yaz

  1. Kitap eleştirisi okumaya bayılırım, hele de güzel fotoğraflar eşliğindeyse! :)

    Ve bu arada benim de kitabım çıktı söylemeden geçmeyeyim! :)

    sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu size, darısı da biz acemi yazarların başına o zaman :)) Güzel yorumunuza teşekkürler :)

      Sil

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))