Merhaba!

Haftanın son gününden herkese kucak dolusu sevgiler... Güzel bir güne fazlasıyla güzel bir yazıyla eşlik etmek üzere blogumdayım ve sizlerle şahane ötesi bir yazı paylaşmak istiyorum. Umarım keyifler yerindedir ve haftanın son çalışma gününde pozitif enerjinizle etrafa neşe saçıyorsunuzdur, aslında hepimiz öyle olmalıyız, değil mi?

Peki bugün ne paylaşacağım sizlerle, değerli okurlarım ? Bugün okuyup bitirdiğim son kitap olan değerli yazar Paulo Coelho'nun Hac isimli kitabını ve kitaba dair düşünce ve hissiyatımı paylaşacağım sizlerle... Dilerseniz hemen başlayalım :))

Kitabımız çok sevdiğim Can Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 224 sayfa...


Bu kitapla tanışmam aslında yine Hisarcık Halk Kütüphanesi sayesinde oldu, kütüphaneyi açık olduğu ender! zamanlarda ziyaret ettiğimde rafların içinden bu kitabı her gördüğümde almadan önünden geçiyordum, elim bir türlü bu kitaba gitmiyordu, en son gittiğimde alıp okumak istedim, evet nihayet cesaretimi topladım ve bu kitabı ödünç aldım, benim için büyük bir adımdı gerçekten de :))) Şaka bir yana, kitabın sayfa sayısı az olmasına rağmen biraz akıcı kitaplar okumak istediğimden ve bu kitabın methini pek duymadığımdan okumak konusunda kararsızdım, neyse ki okuduklarım arasına katılan kitaplardan oldu...


Paulo Coelho'yu Simyacı kitabını lise yıllarımda okuduğumdan itibaren tanıyordum, kendisi favori yazarlarımdandır... Ancak bu zamana kadar Hac kitabıyla ilgili herhangi bir duyum almamıştım ve pek okunduğunu da görmemiştim kimsede... Kitap yazarın diğer pek çok eseri gibi Can Yayınları'ndan çıkma... Ön kapakta klasik Can tasarımına Michael Orton'un güzel manzara resmi eşlik ediyor ve yazarın ve kitabın ismi yer alıyor, arka kapakta ise yazarın minicik bir resmi eşliğinde kitaptan bir pasaj ile kitapla ilgili çok güzel bir tanıtım yazısı mevcut. Kitabı okutan bir paragraf olmuş, kapak tasarımları sade ve klasik.


Kitabın biçimsel özelliklerine geçelim: Dikdörtgen bir sayfa tasarımı göze çarpıyor, ilk sayfada kitabın ve yazarın ismi, devamında editör, kitabın orijinal dil bilgilerinin yer aldığı sayfa ve dördüncü sayfada yazarın yayın evinden çıkan diğer eserleri, beşinci sayfada yazar ve çevirenin öz geçmişi yer alıyor. Devam eden sayfada İçindekiler bölümü - ki bence çok güzel düşünülmüş- detaylandırılmış ve kitaba başlıyoruz... Kitabın bitiminde yazarın yayın evinden çıkan diğer eserleri küçük resimler eşliğinde tanıtılıyor...


Kitabın ana konusu aslında yaşanmış gerçek bir olaydan yola çıkılarak yazar tarafından günlük şeklinde kaleme alınmış bir yolculuğun hikayesi... Hristiyan ve dinine bağlı bir genç olan Paulo Coelho, Gelenek'e bağlı RAM tarikatı üyesi bir Hristiyandır... Hristiyanlıkta kutsal kabul edilen tören ve ayinlerden sonra bir kılıç sahibi olmakla şereflendirilmiştir... Ancak ustası yaptığı bazı seçim ve hareketlerden, düşüncelerden dolayı kılıcı ona vermez ve eşine vererek saklamasını ister. Bunun üzerine çok üzülse de Coelho, Santiago de Compostela yolunu yürümek ve bu yolun sonuna vardığında bir hacı olmak zorunda ve kılıcını bulmak zorundadır... Kendisine bir rehber edinen Coelho kendisini de bulacağı bu yolculuğa hemen çıkar ve döndüğünde yaşadığı deneyimleri ve olağanüstü olayları bir günlük şeklinde kaleme alır ve bunu bir kitaba dönüştürür... İşte elimizdeki kitap bu olağanüstü yolculuğun ve büyük Hristiyan haccının kitabıdır...


Konu, gerçekten ilgi çekici, özellikle ben Hristiyan haccını çok merak eden biri olarak ve bizim dinimizle olan farkını da görmek adına bu kitabı okumak istedim. Kitabın yalın ve basit bir dili var, okuması kesinlikle zor değil. Kitap günlük yaşanan olaylar, gezilen yerler haricinde Hristiyan diniyle ilgili de bilgiler içeriyor ama bunlara iyice girerek okuru sıkmıyor. Bölüm bölüm yazılmış, bölümler çeşitli isimler içeriyor: Yaratan ve Yaratılan, Zalimlik, Haberci, Sevgi, Evlilik, Coşku, Ölüm, Kişisel Kusurlar, Fetih, Delilik, Emir ve İtaat, Gelenek gibi. Kitapta bir ön deyiş, bir de son deyiş var, güzel tasarlanmış bir kitap, aynı zamanda 20 yıl sonrasında yazarın hisleri de kitabı renklendirmiş.


Kitap elbette baştan sona Hristiyan sofuluğu içeriyor, bu sebeple bence herkese uygun bir kitap değil, biraz sabırlı olmak lazım, hızlı okunan kısımları da var yavaş okunan kısımları da. Kitap yine bazı egzersizler içeriyor, bunları ben biraz yoga egzersizlerine benzettim. Gözünüzde canlandırabileceğiniz biçimde ayrı birer metin olarak sunulan egzersizler, aynı bölüm içerisinde yazarın yaşarken hissettikleri de kitapta dikkat edilesi güzelliklerden...


Kitabın başı da sonu da bence merak uyandırıcı. Güzel çevrilmiş bir kitap, sadece bir yerde yazım yanlışı buldum. Yine rehberin ismi ve bence başka şeyler de gizlenerek üstün körü anlatılmış ancak her şeyi açıklamak da pek gerekli değildi. Sadece yazarın hissettiklerini okumak bile yetebiliyor...
*
Kitap yazarın yazarlık yoluna girmesinin de önünü açan güzellikte kitaplardan, meşhur Simyacı falan bu kitaptan sonra ortaya çıkmış. Güzel bir yol açmış diyebiliriz bu hac yazarın kaderinin önünde...
*
Ben Müslüman olsam da diğer pek çok medeni insan gibi diğer dinlere ve inananlara da saygı duyuyorum, bu sebeple okumam biraz daha kolay oldu, ama bence bu kitaba da dini bir kitap olarak saygı gösterip tuvalet benzeri yerlerde okumamanızı tavsiye ederim. Yine aynı şekilde inanmasanız bile saygıyla okuyup dalga geçmeden ve alay etmeden bitirmenizi tavsiye ederim.


Kitapta elbette İspanyolca yer isimlerini okumak pek kolay olmadı ama neyse ki iki ana karakterimizin isimleri basit okunuşlara sahipti. :))
*
Kitap içerisinde bolca mekan ve manzara tasviri mevcut. Yazarımız uzun ve oldukça görkemli yerlerden geçerek uzun bir yolculuk yapıyor zira... Bizlere de o yerleri anlatmış ve göstermeye çalışmış. Ancak ben kitabın tümden biraz fazla hızlı geçildiğini düşünüyorum, keşke biraz daha detaylı ve kapsamlı bir kitap çıkabilseymiş ortaya...


Coelho'nun bence en anlamlı eseri diyebilirim, hem gerçek bir yaşanmışlık olmasından, hem bir günlük özelliği taşımasından hem de bir anı özelliği taşımasından dolayı, biraz da roman havası dersek edebiyatın neredeyse bütün türlerine hitap etmesinden dolayı... Müslüman haccıyla ilgili de keşke böyle hatta bundan daha detaylı bir kitap yazılabilse demiyor değilim...


Kitaptan öğrendiğim ve not aldığım birkaç küçük cümle var, sizlerle paylaşmak isterim:

- Bilgeliğin gerçek yolu; sevgi içermeli, hayata uygulanabilmeli ve herkese hitap etmelidir.
- Hristiyanlıkta birinci bin yılda üç kutsal yol seçilmiştir: Birinci yol, Aziz Petrus'un Roma'daki mezar yoludur. Bu yolu yürüyenlere Gezginler ismi verilir ve simgeleri de haçtır. İkinci yol, Hz. İsa'nın Kudüs'teki mezarına giden yoldur, bu yolu yürüyenlere Palmistler denir ve simgeleri de palmiye dallarıdır. Üçüncü yol, havari San Tiago'nun mezarına giden yoldur, yıldız tarlası da denir - Compostela- simgeleri ise deniz kabuğudur.
- Hayallerimizin öldüğünün ilk berlirtisi, vakitsizlik, ikinci belirtisi sınırlılıklarımız, üçüncü belirtisi ise huzurdur.


Kitabı, Hristiyan haccını merak edenlere, kısa, anı ya da roman ya da günlük arayışında olanlara, dini kitap arayanlara, Coelho severlere, yorumum dahilinde okumak isteyip merak edenlere, anlamlı kitaplar okumak isteyenlere, macera severlere, yolculukta yolculuk romanı okumak isteyenlere, akıcı kitaplardan hoşlananlara ve egzersizleri merak edip denemek isteyenlere tavsiye ediyorum, ancak en çok bütün Hristiyanlara tavsiyem. Kitabı merak eden herkes okuyabilir, illa ki Hristiyan olmak gerekmez diye düşünüyorum, mutlaka bir bakın derim ben ^^

Kitaba puanım: 4 ( O da biraz daha kapsamlı yazılmasını istediğimden ^^ )


Ne dersiniz? Daha güzel kitaplarda ve yorumlarında da görüşelim mi? Blogumu GFC'den ( Google Friend Connect'den) - blogumun en altında 'Bu Siteye Katılın' yazısına tıklayarak- takip etmeyi ve beni Instagram, Pinterest gibi sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın ^.^ Tüm hesaplarıma yazımın sonundan ulaşabilirsiniz ^^