✿ Kitap Eleştirisi : Babalar ve Oğullar : Turgenyev ✿
9.7.15
Merhaba ^^
Kocaman selamlar... Umarım keyifler yerindedir, bugün yazın geldiğini hissettiğimiz günlerden birindeyiz, oldukça sıcak ve boğucu bir hava var, ve ne yazık ki ben böyle havalardan hiç hoşlanmıyorum :( Ama yine de güzel ve sıcak bir günde iftarı beklerken yapılabilecek en iyi şeylerden birini yapıyorum ve bloguma okuduğum son kitapla ilgili eleştirilerimi yazıyorum. Dilerseniz lafı daha fazla uzatmadan hemen başlayalım!
*
Kitabımız Beyan Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 269 sayfa...
Şu sıralar nedense bir klasik aşkına kapılmış durumdayım. Kütüphanede ekseriyetle klasik buluyor olmamdan dolayı mıdır nedir - ki sanırım ondan dolayı- klasikleri bir bir yutuyorum adeta. Beyaz Diş'den sonra da elimdeki son iki kitaptan biri olan Babalar ve Oğullar'ı okumaya başladım. Ve kısa bir süre içerisinde bitirdim, neyse ki son kitabım bir klasik değil :) Son kitabı da okuyup kütüphaneden yeni ödünç aldığım cicilerle bayram tatiline girme isteğindeyim. Umarım gelecek hafta içerisinde yeni cicilerimle sizleri Instagram'da buluştururum ^^
*
Rus edebiyatının önde gelen isimleriyle aram hep iyi olmuştur, en tanıdıklarım elbette herkes gibi Dostoyevski ve Tolstoy idi, şimdi bu kitap sayesinde bir de Turgenyev ile tanışmış oldum. Genel olarak da Rus edebiyatını çok severim, bu kitap da bu yüzden isteyerek ve severek okuduklarım arasında yer aldı.
Beyan Yayınları hikayemi de anlatmak istiyorum. Beyan Yayınları ile de ben Hisarcık Halk Kütüphanesi sayesinde tanıştım. Bu yayınevinin 'Doğudan Batıdan Klasikler' isimli bir serisi var ve orada seçme klasiklere yer vermişler. Bu kitap da, daha önce okuyup blogumda eleştirdiğim 'İnsan ne İle Yaşar?' da - şuradan ulaşabilirsiniz- bu seriye ait kitaplar. Kütüphanede sanıyorum ki bu serinin devamı da yer alıyor, buldukça okumak isterim tabi ki^^
*
Kitabın kapak tasarımları da yukarıda bahsettiğim bu serideki diğer tüm kitaplarda olduğu gibi ortak belirlenmiş, bu serinin en güzel yanlarından biri de kapak renklerinin inanılmaz güzel ve benim sevdiğim renklerde seçilmiş olması :) Bu serinin kitaplarında önde yazar ve eser ismi ile posta puluna benzeyen küçük bir resim yer alıyor, arka kapakta ise bir tüy kalem ve kitaplar eşliğinde ' Doğudan Batıdan Klasikler' yazısı yer alıyor. Sade ve şık bir tasarım olmuş. Neticede bir klasik olduğundan arka kapakta herhangi bir metin ya da açıklama yazmasa da çok fazla riske girdiğimi düşünmedim ya da beğenmeyeceğimi düşünerek almadım. Klasikleri gözünüz kapalı okuyabilirsiniz, ben klasikler söz konusu olunca nasıl olsa beğeneceğimi bildiğimden arka kapak yazısına çok ihtiyaç duymuyorum.
Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursak; 18. yüzyılda veya sonlarında üniversitede okuyan iki gencin ailelerini ziyaret etmeleriyle başlıyor. Bu iki genç de aslında bizim başrollerimiz. Arkadi Nikolayeviç Kirsanov ve Yevgeni Vasiliç Bazarov. Ailelerini ziyaret ederken başka insanlarla ve ailelerle de tanışıyorlar ve hem ailelerini hem de kendilerini yakından tanıma imkanı buluyorlar. Bu süreçte belki de birbirleri ve kendi gelecekleri hakkında da kararlarını veriyorlar. İşte bizler bu süreci bir anlatıcının ağzından dinliyoruz.
*
Kitabı alırken ve okumaya başlayana kadar kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu aslında. Konusu hakkında da öyle. Ancak okumaya başladıktan sonra zaten hikaye sizi sarıp sarmalıyor, bende de öyle oldu.
Sayfa sayısı aslında yayınevinin tercihinden dolayı biraz fazla, yoksa daha az sayfalı bir eser bu. Bu yayınevi versiyonunda punto biraz büyük ve oldukça güzel bir yerleşim var. Bu serinin sayfaları da saman sarısı ve bu da benim ayrı hoşuma gitti^^
*
Kitapta birbirine zıt olan iki arkadaşın ya da karakterin kimi zaman yaşayış biçimlerine kimi zaman da düşüncelerine şahit oluyoruz. Ama bu düşünceler daha çok karakterlerin dışa vurduğu düşünceler yani ifade etmediklerini bizler de anlatıcı da bilemiyoruz. Bazarov bir nihilist yani hiççi. Hayattan pek keyif almıyor ve herşeyin boşuna bir çaba olduğunu düşünüyor bu yüzden aşka bile fırsat vermiyor. Kirsanov ise Bazarov ile yeni tanışmış, onun etkisinde kalmış ve düşüncelerinin arada kalmasından dolayı halen kararsız biri. Bu iki ana karakterin etrafında diğer karakterler de şekil alıyorlar.
Kitapta hikayenin içine girmekte ilk başlarda zorluk yaşasam da sonraları diyaloglar akıcılığı yakaladı neyse ki. Yine Bazarov'un düşüncelerini ve felsefe yapmalarını okurken inanılmaz sıkıldığım anlar oldu. Bu açıdan yarı akıcı diyebiliriz kitap için.
*
Kitapta Rus geleneğinden dolayı isimler konusunda biraz sıkıntı yaşadım. Çünkü resmi isimler herkes tarafından bilinirken kişinin yakınları ve ailesi de ona isminin değiştirilmiş haliyle hitap ediyorlar. Örneğin; Arkadi Nikolayeviç Kirsanov ( ki bu bile zor okunuyor ), ona ailesi Arkaşa diye hitap ediyorlar. Bu her karakter için böyle olunca epey kafanız da karışıyor malesef.
*
Kitapta bolca insan ve doğa tasviri var. Ayrıca yine inanılmaz karakter bolluğu da göze çarpıyor. Aileler, hizmetli ve görevlileri vs. derken karakter skalamız inanılmaz yükseliyor. Kitapta Rus çiftçiliğine ve tarımına da değinilerek sorunlar da irdeleniyor.
Kitabın sonunda -spoi- herkes hakettiğini yaşamış oldu diye düşündüm. Bazarov'un sonuna üzülsem de yaşasa da bir şeyin değişmeyeceğini düşünüyorum. Hiççilik insanı bitiren bir akımmış bunu da burada görmüş olduk. Ne bir şeyden memnun oluyorsunuz ne de bir şeyden hoşlanıyorsunuz, kısacası benim tabirimle ot gibi bir hayat :(
*
Yine kitap içerisinde bolca ölüm, yaşam felsefesi yer alıyor. Bazarov karakteri kitabın ana karakteri de diyebiliriz, herşey onun etrafında dönüyor ve sonunda da yine kapanış Bazarov ile yapılıyor.
*
Kitapta son kısımlarda yer alan bir ifade bana bu hikayenin sanki gerçek bir olaydan alındığını gösterdi. Bundan emin değilim ama sanki bu anlatılanlar gerçekmiş gibi gösterilmiş. Aynı zamanda kitabın sonunda karakterlerin son halleri, nasıl yaşadıkları ve ne olduğu ile ilgili bir yazı da mevcut ve biz kapanışı böyle yapıyoruz.
Kitapta her Rus yazarında olduğu gibi kadercilik anlayışı hakim ve her ne kadar belli edilmese de bir Teizm yani tanrıcılık seziliyor. Dindar oluyor Rus yazarlar, bunu da eserlerinde gösteriyorlar.
*
Kitapta iki üç karakter doktor olmasına rağmen çok fazla tıbbi terimle okurun sıkılmamasını sevdim. Bazı olayların da yine üstünkörü geçilmesini sevdim yoksa hikaye gereksiz uzayabilirdi.
*
Kısacası, klasik okumak isteyenlere, Rus edebiyatı severlere, Turgenyev hayranlarına, akıcı bir hikaye okumak isteyenlere, Nietzsche hayranlarına ve Hiççilik akımını araştıranlara özellikle, Rus sosyal sınıflarını merak edenlere, tarım ve hayvancılıkla ilgilenenlere, Babalar ve Oğullar klasiğini merak edenlere, kısa sayfalı kitaplardan hoşlananlara, benim yönlendirmem doğrultusunda Beyan Yayınları'nın 'Doğudan Batıdan Kasikler' serisini merak ettiyseniz bu kitaba ve serideki diğer tüm eserlere göz atmanızı tavsiye ederim. Ancak klasikleri fazla klasik buluyorsanız, Rus edebiyatından hoşlanmıyorsanız, bolca felsefe ve düşünce içeren romanlar sevmiyorsanız bu kitaptan uzak durun derim ben!
*
Kocaman selamlar... Umarım keyifler yerindedir, bugün yazın geldiğini hissettiğimiz günlerden birindeyiz, oldukça sıcak ve boğucu bir hava var, ve ne yazık ki ben böyle havalardan hiç hoşlanmıyorum :( Ama yine de güzel ve sıcak bir günde iftarı beklerken yapılabilecek en iyi şeylerden birini yapıyorum ve bloguma okuduğum son kitapla ilgili eleştirilerimi yazıyorum. Dilerseniz lafı daha fazla uzatmadan hemen başlayalım!
*
Kitabımız Beyan Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 269 sayfa...
Şu sıralar nedense bir klasik aşkına kapılmış durumdayım. Kütüphanede ekseriyetle klasik buluyor olmamdan dolayı mıdır nedir - ki sanırım ondan dolayı- klasikleri bir bir yutuyorum adeta. Beyaz Diş'den sonra da elimdeki son iki kitaptan biri olan Babalar ve Oğullar'ı okumaya başladım. Ve kısa bir süre içerisinde bitirdim, neyse ki son kitabım bir klasik değil :) Son kitabı da okuyup kütüphaneden yeni ödünç aldığım cicilerle bayram tatiline girme isteğindeyim. Umarım gelecek hafta içerisinde yeni cicilerimle sizleri Instagram'da buluştururum ^^
*
Rus edebiyatının önde gelen isimleriyle aram hep iyi olmuştur, en tanıdıklarım elbette herkes gibi Dostoyevski ve Tolstoy idi, şimdi bu kitap sayesinde bir de Turgenyev ile tanışmış oldum. Genel olarak da Rus edebiyatını çok severim, bu kitap da bu yüzden isteyerek ve severek okuduklarım arasında yer aldı.
Beyan Yayınları hikayemi de anlatmak istiyorum. Beyan Yayınları ile de ben Hisarcık Halk Kütüphanesi sayesinde tanıştım. Bu yayınevinin 'Doğudan Batıdan Klasikler' isimli bir serisi var ve orada seçme klasiklere yer vermişler. Bu kitap da, daha önce okuyup blogumda eleştirdiğim 'İnsan ne İle Yaşar?' da - şuradan ulaşabilirsiniz- bu seriye ait kitaplar. Kütüphanede sanıyorum ki bu serinin devamı da yer alıyor, buldukça okumak isterim tabi ki^^
*
Kitabın kapak tasarımları da yukarıda bahsettiğim bu serideki diğer tüm kitaplarda olduğu gibi ortak belirlenmiş, bu serinin en güzel yanlarından biri de kapak renklerinin inanılmaz güzel ve benim sevdiğim renklerde seçilmiş olması :) Bu serinin kitaplarında önde yazar ve eser ismi ile posta puluna benzeyen küçük bir resim yer alıyor, arka kapakta ise bir tüy kalem ve kitaplar eşliğinde ' Doğudan Batıdan Klasikler' yazısı yer alıyor. Sade ve şık bir tasarım olmuş. Neticede bir klasik olduğundan arka kapakta herhangi bir metin ya da açıklama yazmasa da çok fazla riske girdiğimi düşünmedim ya da beğenmeyeceğimi düşünerek almadım. Klasikleri gözünüz kapalı okuyabilirsiniz, ben klasikler söz konusu olunca nasıl olsa beğeneceğimi bildiğimden arka kapak yazısına çok ihtiyaç duymuyorum.
Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursak; 18. yüzyılda veya sonlarında üniversitede okuyan iki gencin ailelerini ziyaret etmeleriyle başlıyor. Bu iki genç de aslında bizim başrollerimiz. Arkadi Nikolayeviç Kirsanov ve Yevgeni Vasiliç Bazarov. Ailelerini ziyaret ederken başka insanlarla ve ailelerle de tanışıyorlar ve hem ailelerini hem de kendilerini yakından tanıma imkanı buluyorlar. Bu süreçte belki de birbirleri ve kendi gelecekleri hakkında da kararlarını veriyorlar. İşte bizler bu süreci bir anlatıcının ağzından dinliyoruz.
*
Kitabı alırken ve okumaya başlayana kadar kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu aslında. Konusu hakkında da öyle. Ancak okumaya başladıktan sonra zaten hikaye sizi sarıp sarmalıyor, bende de öyle oldu.
Sayfa sayısı aslında yayınevinin tercihinden dolayı biraz fazla, yoksa daha az sayfalı bir eser bu. Bu yayınevi versiyonunda punto biraz büyük ve oldukça güzel bir yerleşim var. Bu serinin sayfaları da saman sarısı ve bu da benim ayrı hoşuma gitti^^
*
Kitapta birbirine zıt olan iki arkadaşın ya da karakterin kimi zaman yaşayış biçimlerine kimi zaman da düşüncelerine şahit oluyoruz. Ama bu düşünceler daha çok karakterlerin dışa vurduğu düşünceler yani ifade etmediklerini bizler de anlatıcı da bilemiyoruz. Bazarov bir nihilist yani hiççi. Hayattan pek keyif almıyor ve herşeyin boşuna bir çaba olduğunu düşünüyor bu yüzden aşka bile fırsat vermiyor. Kirsanov ise Bazarov ile yeni tanışmış, onun etkisinde kalmış ve düşüncelerinin arada kalmasından dolayı halen kararsız biri. Bu iki ana karakterin etrafında diğer karakterler de şekil alıyorlar.
Kitapta hikayenin içine girmekte ilk başlarda zorluk yaşasam da sonraları diyaloglar akıcılığı yakaladı neyse ki. Yine Bazarov'un düşüncelerini ve felsefe yapmalarını okurken inanılmaz sıkıldığım anlar oldu. Bu açıdan yarı akıcı diyebiliriz kitap için.
*
Kitapta Rus geleneğinden dolayı isimler konusunda biraz sıkıntı yaşadım. Çünkü resmi isimler herkes tarafından bilinirken kişinin yakınları ve ailesi de ona isminin değiştirilmiş haliyle hitap ediyorlar. Örneğin; Arkadi Nikolayeviç Kirsanov ( ki bu bile zor okunuyor ), ona ailesi Arkaşa diye hitap ediyorlar. Bu her karakter için böyle olunca epey kafanız da karışıyor malesef.
*
Kitapta bolca insan ve doğa tasviri var. Ayrıca yine inanılmaz karakter bolluğu da göze çarpıyor. Aileler, hizmetli ve görevlileri vs. derken karakter skalamız inanılmaz yükseliyor. Kitapta Rus çiftçiliğine ve tarımına da değinilerek sorunlar da irdeleniyor.
Kitabın sonunda -spoi- herkes hakettiğini yaşamış oldu diye düşündüm. Bazarov'un sonuna üzülsem de yaşasa da bir şeyin değişmeyeceğini düşünüyorum. Hiççilik insanı bitiren bir akımmış bunu da burada görmüş olduk. Ne bir şeyden memnun oluyorsunuz ne de bir şeyden hoşlanıyorsunuz, kısacası benim tabirimle ot gibi bir hayat :(
*
Yine kitap içerisinde bolca ölüm, yaşam felsefesi yer alıyor. Bazarov karakteri kitabın ana karakteri de diyebiliriz, herşey onun etrafında dönüyor ve sonunda da yine kapanış Bazarov ile yapılıyor.
*
Kitapta son kısımlarda yer alan bir ifade bana bu hikayenin sanki gerçek bir olaydan alındığını gösterdi. Bundan emin değilim ama sanki bu anlatılanlar gerçekmiş gibi gösterilmiş. Aynı zamanda kitabın sonunda karakterlerin son halleri, nasıl yaşadıkları ve ne olduğu ile ilgili bir yazı da mevcut ve biz kapanışı böyle yapıyoruz.
Kitapta her Rus yazarında olduğu gibi kadercilik anlayışı hakim ve her ne kadar belli edilmese de bir Teizm yani tanrıcılık seziliyor. Dindar oluyor Rus yazarlar, bunu da eserlerinde gösteriyorlar.
*
Kitapta iki üç karakter doktor olmasına rağmen çok fazla tıbbi terimle okurun sıkılmamasını sevdim. Bazı olayların da yine üstünkörü geçilmesini sevdim yoksa hikaye gereksiz uzayabilirdi.
*
Kısacası, klasik okumak isteyenlere, Rus edebiyatı severlere, Turgenyev hayranlarına, akıcı bir hikaye okumak isteyenlere, Nietzsche hayranlarına ve Hiççilik akımını araştıranlara özellikle, Rus sosyal sınıflarını merak edenlere, tarım ve hayvancılıkla ilgilenenlere, Babalar ve Oğullar klasiğini merak edenlere, kısa sayfalı kitaplardan hoşlananlara, benim yönlendirmem doğrultusunda Beyan Yayınları'nın 'Doğudan Batıdan Kasikler' serisini merak ettiyseniz bu kitaba ve serideki diğer tüm eserlere göz atmanızı tavsiye ederim. Ancak klasikleri fazla klasik buluyorsanız, Rus edebiyatından hoşlanmıyorsanız, bolca felsefe ve düşünce içeren romanlar sevmiyorsanız bu kitaptan uzak durun derim ben!
*
Kitaba Puanım: 5
Daha güzel kitap eleştirilerinde de görüşmek dileğiyle!
*
Takipte Kalın
hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler,
HC
0 yorum oku / yaz
Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))