✿ Kitap Eleştirisi: Sana Söyleyemediğim Her Şey - Celeste NG ✿
11.2.17
Selamlar...
Yeni bir yazıyla daha bir aradayız, bugün blogda sizlerle okuduğum son kitabı, yorum ve eleştirilerini paylaşmak istiyorum. Hafta sonunda güzel bir kitap önerisi için okumaya devam o halde ^^
Kız kardeşimden yürüttüğüm kitapların haddi hesabı yoktur, kızcağız ne zaman okumak için bir kitap alsa hemen el koyarım övünmek gibi olmasın hihi ^^ Bu kez de öyle oldu, tatilde yanımda okumak için incecik bir kitap almıştım zaten ama bu kitabı görünce onu öne alıp diğerini daha sonra okumak istedim ve tatilde bitiririm sanmıştım ne yazık ki öyle olmadı:( Kitabı yeni bitirdim ve hemen bloga eklemek istedim :) Bu arada kız kardeşim kitabı geri iade ederken yanında bir tane de hediye kitap istedi, aslında bende istemediği kadar çok fazla kitap var o nedenle bu isteğini daha doğrusu şartını mı demeli bilemedim seve seve kabul ettim ^^
Kitabımız, Martı Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 336 sayfa...
Kitabı ilk gördüğümde ilk dikkatimi çeken şey elbette ismi ve kapağı oldu. Bu arada kitabın isminin İngilizce'den direkt olarak çevrilmesi de dikkatimi çekti. Kitabın orijinal ismi; Everything I Never Told You... Kapak tasarımına ise bayılmamak mümkün değil, insanın içini açan bir tasarımı var, baktıkça bakası geliyor insanın... Hem manzara anlamında hem de romantizm anlamında güzel bir kapak ancak kitabın içeriğini tam yansıtıyor mu bilemedim :( Arka kapak yazıları ise oldukça örtülü olmakla birlikte alınan ödüller de güzelce yerleştirilmiş, bu arada kitabımızın aldığı ödüller de bir hayli fazla ve kesinlikle de hak ettiğini düşünüyorum.
Kitabın biçimsel özellikleri ise şöyle: kitap-yayınevi-yazar ismi, kitapla ilgili editör vs. bilgilerinin yer aldığı sayfa, kitap isminin yer aldığı sayfadan sonra kitaba giriş yapılıyor. Kitap bölümler halinde yazılmış, toplam on iki bölümden oluşuyor. Kitabın sonunda da bir Teşekkürler yazısı mevcut, bu yazı oldukça kişisel yazılmış ve de çok samimi olmuş.
Kitabımızın en önemli özelliklerinden biri olan konusuna geliyorum hemen: Marilyn babası annesini terk ettikten sonra annesi tarafından bir ev hanımı olarak yetiştirilmiş ancak doktorluk hayallerine kendi başına sahip çıkmıştır. Üniversiteye devam ederken Çinli genç bir öğretmen olan James ile tanışır birbirlerine aşık olurlar ve Marilyn hamile kalır. Doktorluk hayallerine veda eden Marilyn ise annesinin istemediği bir evlilik yaparak annesinin istediği gibi bir ev hanımı olur. Zaman içerisinde çiftin üç tane çocukları olur ve evlilikleri çok çeşitli çalkantılar geçirir... Büyük kızları Lydia evlerinin yakınındaki gölde ölü bir halde bulununca ise perde arkasında kalan bütün gerçeklerle bir ailenin dramı ve arkasındaki pek çok gerçeklik de gün yüzüne çıkar...
Konusu aslında dışarıdan bakıldığında biraz vasat gibi duruyor hatta arka kapak yazısı kitabın daha çok polisiye vir kitap olduğu yönünde ama bence aslında kitabın türü psikolojik/ dram. Amerika'ya zorunlu göç eden ve sonrasında özel bir okulda aşçılık yapan geleneksel bir ailede kötü bir çocukluk geçiren ve sürekli olarak Çinli olmasıyla alay edilen, dışlanan ve dikkat çeken, uyumsuz bir çocuk olan James ile eşinin başka bir kadınla kaçmasına rağmen kendi başına ayakta kalarak kızını zorluklarla büyüten Amerikalı bir annenin yine tek başına geleneksel bir şekilde büyüttüğü, annesinin istekleriyle kendi istekleri çatışan ve sonunda istemese de annesine benzeyen Marilyn... Çinli genlerinin geçtiği ve yaşadıkları toplumda fazlasıyla dikkat çeken üç çocuk ve onların kendi yaşıtlarıyla ilişkileri... Bu arada söyledim mi bilmiyorum ama kitabımız 1960-1970'li yıllarda geçiyor ve bundan öncesinde anne ve babanın çocukluk yıllarına da şöyle bir değiniliyor. O dönem Amerika'sında azınlıklara nasıl davranılıyor, nasıl dışlanıyorlar kitapta bir güzel gözler önüne seriliyor. Yazarımızın bunu bu kadar iyi dile getirebilmesinde kendisinin de Çin kökenli olmasının etkisinin olduğunu düşünüyorum hatta anlattıkları öylesine gerçekçi ki bunların gerçekten yaşanmayan şeyler olmaması mümkün değil gibi gözüküyor...
Kitapta özellikle anne babaları çok yakından ilgilendiren bir konuya parmak basılıyor: Ergenlik. Bu problemli ve sancılı dönemi hepimiz aslında yaşadık ancak özellikle ebeveynler bu konuda çocuklarıyla bayağı sorunlar yaşıyor. Bu kitapta da bu konuda çok değerli bilgiler yer alıyor. Anne babaların çocuklarını aslında nasıl yanlış yönlendirdiği, nelere ilgisi olup olmadığını hiç sorgulamadan onları kendi istekleri doğrultusunda nasıl yanlış mesleklere ve derslere odakladığı, çocuklarını nasıl yanlış tanıdıkları, çocukları arasındaki farkları nasıl göremedikleri, çocukları arasında yaptıkları ayrımcılığın sonuçları, aile içi iletişimsizlik, psikolojik bunalımlar vs. Gerçekten de her anne babanın okumasını dilediğim bir kitap oldu benim için.
Kitabımız inanılmaz akıcı bir kitap, gündelik dille kaleme alınmış, kolay okunabilir. Eğer zaman ayırabilirseniz birkaç günde bitirebileceğiniz bir kitap gerçekten de. Özellikle dram severler bayılacaklar bu kitaba, ancak dram dediysek öyle ağlamalı bir kitap değil asla. Daha çok ailelerin genelde yaşadıkları sorunlara parmak basan ve gözler önüne seren bir kitap. Bu sorunların çocukların gözünden nasıl göründüğünü ve hissedildiğini de büyük oranda anlatıyor. Özellikle Lydia, Nath ve Hannah'a ayrı birer göz ve ağız vererek bizleri gerçeklerle sonsuza dek aydınlatıyor... Üstelik bunu yaparken gençleri çok doğru bir şekilde yansıtıyor, yaşlarına ve kişiliklerine göre... Yine fiziksel özellikleri de çok güzel bir şekilde betimlenmiş, her çocuğu gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. Yazarımızın bu konuda özellikle çok bonkör davrandığını söyleyebiliriz.
Kitapta uçan sinekten rüzgara kadar her şey o kadar şahane bir şekilde betimlenmiş ki ve insanlar, duyguları, hayatları, düşünceleri, yaşadıkları bunlarla o kadar dengede tutulmuş ki hiçbiri birbirinin üstüne geçmiyor. Ve siz çok keyifli bir okumayla baş başa kalıyorsunuz.
*
Kitapta öyle çok övüldüğü gibi ben şahane bir kurgu göremedim ama kesinlikle şahane bir üslup var ve bu üslup çok önde bana göre. Kurgudan ziyade zaten böyle olay değil de duygu/düşünce romanlarında üslup ve işleniş çok daha önde ve çok da özel olmalıdır diye düşünüyorum, Bu kitapta da bunu yakalıyoruz ve istediğimiz duygu bütünlüğünü dozunu aşmadan müthiş bir üslupla harmanlıyoruz.
Açıkçası duygu/düşünce romanlarını okumaktan her zaman biraz tereddüt etmiş ve seçerek yaklaşmışımdır bu türlere. Zira okunmaları da hazmedilmeleri de zordur ve hem ev hanımı hem bir öğretmen hem de bir eşseniz çok da vaktinizin olmadığı da doğrudur. Bu sebeple bu tür kitaplarda gerçekten normalde hiç yapmadığım ve yapılmasından da hazzetmediğim bir şeyi yapıyorum ve kitap seçiyorum. Ancak bu kitapta olayla düşünce iç içe olduğu için ve de duygu yoğunluğu olan bir kitap olduğu için görür görmez okumak istedim ve iyi ki de okumuşum diyorum !
Derin anlatımı olan duygusal bir kitap arayışı ve beklentisi içerisindeyseniz aynı zamanda çok da sıkmasın ve boğmasın istiyorsanız işte size harika bir öneri! Kitapta sevemedim dediğim hiçbir şey yok, her şey bana göre yerli yerinde... Yani gerçek hayat dediğimiz de işte böyle bir şey zaten, öyle değil mi?
Benim gerçekten sevdiğim ve severek okuduğum aynı zamanda çevremizde gelişen olaylara karşı her yaştan insanın nasıl tepki verdiğini görerek özellikle ergen gençlerin hayatlarından kesitleri gördüğüm ve de çok başarılı bulduğum bir romandı. Aldığı tüm ödülleri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum az bile hatta ve tüm ebeveynlere de bu kitaba bir bakmalarını tavsiye ediyorum ^^
*
Umarım yazımı keyifle okudunuz, yeni yazılarda da görüşelim lütfen! Yazımı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşmayı ve blogumu sağ üst köşeden takibe almayı unutmayın :) Eğer beni sosyal medyadan da takip ederseniz yeni yazılarımdan ilk haberdar olanlardan olabilirsiniz...
Yeni bir yazıyla daha bir aradayız, bugün blogda sizlerle okuduğum son kitabı, yorum ve eleştirilerini paylaşmak istiyorum. Hafta sonunda güzel bir kitap önerisi için okumaya devam o halde ^^
Kız kardeşimden yürüttüğüm kitapların haddi hesabı yoktur, kızcağız ne zaman okumak için bir kitap alsa hemen el koyarım övünmek gibi olmasın hihi ^^ Bu kez de öyle oldu, tatilde yanımda okumak için incecik bir kitap almıştım zaten ama bu kitabı görünce onu öne alıp diğerini daha sonra okumak istedim ve tatilde bitiririm sanmıştım ne yazık ki öyle olmadı:( Kitabı yeni bitirdim ve hemen bloga eklemek istedim :) Bu arada kız kardeşim kitabı geri iade ederken yanında bir tane de hediye kitap istedi, aslında bende istemediği kadar çok fazla kitap var o nedenle bu isteğini daha doğrusu şartını mı demeli bilemedim seve seve kabul ettim ^^
Kitabımız, Martı Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 336 sayfa...
Kitabı ilk gördüğümde ilk dikkatimi çeken şey elbette ismi ve kapağı oldu. Bu arada kitabın isminin İngilizce'den direkt olarak çevrilmesi de dikkatimi çekti. Kitabın orijinal ismi; Everything I Never Told You... Kapak tasarımına ise bayılmamak mümkün değil, insanın içini açan bir tasarımı var, baktıkça bakası geliyor insanın... Hem manzara anlamında hem de romantizm anlamında güzel bir kapak ancak kitabın içeriğini tam yansıtıyor mu bilemedim :( Arka kapak yazıları ise oldukça örtülü olmakla birlikte alınan ödüller de güzelce yerleştirilmiş, bu arada kitabımızın aldığı ödüller de bir hayli fazla ve kesinlikle de hak ettiğini düşünüyorum.
Kitabın biçimsel özellikleri ise şöyle: kitap-yayınevi-yazar ismi, kitapla ilgili editör vs. bilgilerinin yer aldığı sayfa, kitap isminin yer aldığı sayfadan sonra kitaba giriş yapılıyor. Kitap bölümler halinde yazılmış, toplam on iki bölümden oluşuyor. Kitabın sonunda da bir Teşekkürler yazısı mevcut, bu yazı oldukça kişisel yazılmış ve de çok samimi olmuş.
Kitabımızın en önemli özelliklerinden biri olan konusuna geliyorum hemen: Marilyn babası annesini terk ettikten sonra annesi tarafından bir ev hanımı olarak yetiştirilmiş ancak doktorluk hayallerine kendi başına sahip çıkmıştır. Üniversiteye devam ederken Çinli genç bir öğretmen olan James ile tanışır birbirlerine aşık olurlar ve Marilyn hamile kalır. Doktorluk hayallerine veda eden Marilyn ise annesinin istemediği bir evlilik yaparak annesinin istediği gibi bir ev hanımı olur. Zaman içerisinde çiftin üç tane çocukları olur ve evlilikleri çok çeşitli çalkantılar geçirir... Büyük kızları Lydia evlerinin yakınındaki gölde ölü bir halde bulununca ise perde arkasında kalan bütün gerçeklerle bir ailenin dramı ve arkasındaki pek çok gerçeklik de gün yüzüne çıkar...
Konusu aslında dışarıdan bakıldığında biraz vasat gibi duruyor hatta arka kapak yazısı kitabın daha çok polisiye vir kitap olduğu yönünde ama bence aslında kitabın türü psikolojik/ dram. Amerika'ya zorunlu göç eden ve sonrasında özel bir okulda aşçılık yapan geleneksel bir ailede kötü bir çocukluk geçiren ve sürekli olarak Çinli olmasıyla alay edilen, dışlanan ve dikkat çeken, uyumsuz bir çocuk olan James ile eşinin başka bir kadınla kaçmasına rağmen kendi başına ayakta kalarak kızını zorluklarla büyüten Amerikalı bir annenin yine tek başına geleneksel bir şekilde büyüttüğü, annesinin istekleriyle kendi istekleri çatışan ve sonunda istemese de annesine benzeyen Marilyn... Çinli genlerinin geçtiği ve yaşadıkları toplumda fazlasıyla dikkat çeken üç çocuk ve onların kendi yaşıtlarıyla ilişkileri... Bu arada söyledim mi bilmiyorum ama kitabımız 1960-1970'li yıllarda geçiyor ve bundan öncesinde anne ve babanın çocukluk yıllarına da şöyle bir değiniliyor. O dönem Amerika'sında azınlıklara nasıl davranılıyor, nasıl dışlanıyorlar kitapta bir güzel gözler önüne seriliyor. Yazarımızın bunu bu kadar iyi dile getirebilmesinde kendisinin de Çin kökenli olmasının etkisinin olduğunu düşünüyorum hatta anlattıkları öylesine gerçekçi ki bunların gerçekten yaşanmayan şeyler olmaması mümkün değil gibi gözüküyor...
Kitapta özellikle anne babaları çok yakından ilgilendiren bir konuya parmak basılıyor: Ergenlik. Bu problemli ve sancılı dönemi hepimiz aslında yaşadık ancak özellikle ebeveynler bu konuda çocuklarıyla bayağı sorunlar yaşıyor. Bu kitapta da bu konuda çok değerli bilgiler yer alıyor. Anne babaların çocuklarını aslında nasıl yanlış yönlendirdiği, nelere ilgisi olup olmadığını hiç sorgulamadan onları kendi istekleri doğrultusunda nasıl yanlış mesleklere ve derslere odakladığı, çocuklarını nasıl yanlış tanıdıkları, çocukları arasındaki farkları nasıl göremedikleri, çocukları arasında yaptıkları ayrımcılığın sonuçları, aile içi iletişimsizlik, psikolojik bunalımlar vs. Gerçekten de her anne babanın okumasını dilediğim bir kitap oldu benim için.
Kitabımız inanılmaz akıcı bir kitap, gündelik dille kaleme alınmış, kolay okunabilir. Eğer zaman ayırabilirseniz birkaç günde bitirebileceğiniz bir kitap gerçekten de. Özellikle dram severler bayılacaklar bu kitaba, ancak dram dediysek öyle ağlamalı bir kitap değil asla. Daha çok ailelerin genelde yaşadıkları sorunlara parmak basan ve gözler önüne seren bir kitap. Bu sorunların çocukların gözünden nasıl göründüğünü ve hissedildiğini de büyük oranda anlatıyor. Özellikle Lydia, Nath ve Hannah'a ayrı birer göz ve ağız vererek bizleri gerçeklerle sonsuza dek aydınlatıyor... Üstelik bunu yaparken gençleri çok doğru bir şekilde yansıtıyor, yaşlarına ve kişiliklerine göre... Yine fiziksel özellikleri de çok güzel bir şekilde betimlenmiş, her çocuğu gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. Yazarımızın bu konuda özellikle çok bonkör davrandığını söyleyebiliriz.
Kitapta uçan sinekten rüzgara kadar her şey o kadar şahane bir şekilde betimlenmiş ki ve insanlar, duyguları, hayatları, düşünceleri, yaşadıkları bunlarla o kadar dengede tutulmuş ki hiçbiri birbirinin üstüne geçmiyor. Ve siz çok keyifli bir okumayla baş başa kalıyorsunuz.
*
Kitapta öyle çok övüldüğü gibi ben şahane bir kurgu göremedim ama kesinlikle şahane bir üslup var ve bu üslup çok önde bana göre. Kurgudan ziyade zaten böyle olay değil de duygu/düşünce romanlarında üslup ve işleniş çok daha önde ve çok da özel olmalıdır diye düşünüyorum, Bu kitapta da bunu yakalıyoruz ve istediğimiz duygu bütünlüğünü dozunu aşmadan müthiş bir üslupla harmanlıyoruz.
Açıkçası duygu/düşünce romanlarını okumaktan her zaman biraz tereddüt etmiş ve seçerek yaklaşmışımdır bu türlere. Zira okunmaları da hazmedilmeleri de zordur ve hem ev hanımı hem bir öğretmen hem de bir eşseniz çok da vaktinizin olmadığı da doğrudur. Bu sebeple bu tür kitaplarda gerçekten normalde hiç yapmadığım ve yapılmasından da hazzetmediğim bir şeyi yapıyorum ve kitap seçiyorum. Ancak bu kitapta olayla düşünce iç içe olduğu için ve de duygu yoğunluğu olan bir kitap olduğu için görür görmez okumak istedim ve iyi ki de okumuşum diyorum !
Derin anlatımı olan duygusal bir kitap arayışı ve beklentisi içerisindeyseniz aynı zamanda çok da sıkmasın ve boğmasın istiyorsanız işte size harika bir öneri! Kitapta sevemedim dediğim hiçbir şey yok, her şey bana göre yerli yerinde... Yani gerçek hayat dediğimiz de işte böyle bir şey zaten, öyle değil mi?
Benim gerçekten sevdiğim ve severek okuduğum aynı zamanda çevremizde gelişen olaylara karşı her yaştan insanın nasıl tepki verdiğini görerek özellikle ergen gençlerin hayatlarından kesitleri gördüğüm ve de çok başarılı bulduğum bir romandı. Aldığı tüm ödülleri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum az bile hatta ve tüm ebeveynlere de bu kitaba bir bakmalarını tavsiye ediyorum ^^
*
Umarım yazımı keyifle okudunuz, yeni yazılarda da görüşelim lütfen! Yazımı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşmayı ve blogumu sağ üst köşeden takibe almayı unutmayın :) Eğer beni sosyal medyadan da takip ederseniz yeni yazılarımdan ilk haberdar olanlardan olabilirsiniz...
Takipte Kalın
5 yorum oku / yaz
Güzel bir kitaba benziyor okuma listeme alayim. Yorum için ugrayinca blogu takipte olmadigimi da farkwttim hemen aldim. Sevgiler 😊
YanıtlaSilÇok teşekkürler, hem güzel yorumunuz için hem de takibe aldığınız için, her zaman beklerim :)
SilKitabi Ingilizcesinden okuyordum, merak ettim Turkcesi var mi diye ve arastirmam beni bu sayfaya getirdi. Yorumcunun kitap hakkindaki olumlu dusuncelerine buyuk oranda katiliyorum. Okuma listesinde olmasi gereken bir kitap.
YanıtlaSilBen aslında dediğim gibi çok farkında olmadan okudum kitabı ama gayet güzel bir kitap, okunası ! Güzel yorumunuz için teşekkürler ^^
SilMerhabalar,hakkında neler yazılmıştır diye bakınırken rastladım size... Kitabı geçtiğimiz aylarda (ayıptır söylemesi) :) sadece ucuz olduğu için A-101'den aldım, şuan çok severek okuyorum, açıkçası alırken böyle olacağını düşünmedim hatta hiç bir şey düşünemedim, sıradan bir market alışverişinde aaa kitap hemde ucuz (4.5tl) almalıyım dedim çok da iyi etmişim... Hem duygusal, hem romantik, hem dramatik, hem heyecanlı ve çok akıcı, bir kitaptan başka ne ister ki insan, umarım sonuna kadar bu şekil de devam eder... Yorum konusun da size katılıyorum daha iyi yorumlanamazdı emeğinize sağlık, Sevgilerimle...
YanıtlaSilFikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))