Filmi internet sitesinde görüp konusunu okuyup beğenerek izleme imkanım oldu, daha önce hakkında pek bilgim yoktu. Afişi ve konusuyla benim için mutlaka izlenmesi gerekenlerdendi.

Filmin konusuna gelecek olursak; Zac ve Eva ailesiyle birlikte izole olmuş, tuhaf bir çiftlikte yaşayan iki kardeştir. Halen daha 18. yüzyıl hayatı süren ailenin yaşantısı annenin hastalanıp ölmesiyle bambaşka bir boyuta taşınır. Anneleri gibi süper güçlere sahip olan çocuklar, ailelerinin bu tuhaflığını ve izole olmuşluğunu araştırmak üzere kendilerinin de beklemediği zorlu bir mücadeleye girişirler.

Macera dediğime bakmayın aslında yüzde doksan durağan ve çoğunun sıkıcı diye niteleyeceği türde bir film. Ancak benim gibi gizemli ve durağan filmleri seviyorsanız sıkılmadan izleyeceksiniz. Başroldeki iki ergen iyi iş çıkarmışlar bence, doğa manzaraları ve çiftlik gerçekten hoştu. Bunun dışında film ya bir başlangıç filmiydi ya da yarım bırakılmış üstünkörü geçilmiş bir filmdi. Sonuna kadar sabretseniz de pek bir şey değişmiyor çünkü. Muhtemelen devamı gelecek diye düşünüyorum. Sakin fantastik film arayışında olanlara tavsiye edebilirim.

Bir sonraki filmimiz ismini çok duyduğum fakat ancak izleme imkanı bulabildiğim filmlerden... Kelebek Etkisi...

THE BUTTERFLY EFFECT / KELEBEK ETKİSİ

IMDB: 7.7

Tür: Fantastik, Dram

Oyuncular: Ashton Kutcher, Amy Smart, Eldon Henson, Melora Walters

Yapım: 2004, USA

İzlenmesi gereken en iyi filmler listeleri şuan markajımda, ha bir de onedio sitesinde yer alan - ki favori sitelerimden birisi, çok eğlendiriyor ve vakit geçirtiyor doğrusu- listelere bakıyorum. Bu film de merak ettiğim fimlerdendi ancak daha önceden bu filmin çakma konulu versiyonunu izlediğimden beni pek tatmin eden bir film olmadı.

Şahane konusuna gelecek olursak; Evan Treborn,( soy isim bayağı anlamlı yalnız ) 2002 yılında özellikle yoğun stres yaşadığı zamanlarda bayılan bir çocuktur. Bunun nedeni ise geçmişte yaşadığı cinsel tacizler ve psikolojik travmalardır. Annesinin doktor doktor gezmesine rağmen bu hastalığına bir anlam verilememiştir. Evan'ın babası bir akıl hastanesinde kapalıdır, bunun nedeni ise yakınlarının onun delirdiğini düşünmesidir ancak o hiç kimsenin anlayamadığı bir hastalığı olduğunu düşünmektedir. En sonunda Evan baygınlık esnasında hafızasının karanlık kalan bazı noktalarına dokunabildiğini ve geçmişe dair birtakım karanlık sırlar keşfettiğini fark eder. Bu sayede geçmişte yaşadıklarını kurcalar ve zamanda yolculuk yapabildiğini fark eder. Garip olan şey ise bu durumun tam da babasının yaşadığı şey olduğunu fark etmesi ve herkese karşı deli konumundan kurtulmaya çalışmasıdır. Evan geçmişe dönüp bugün elinde olmayan her şeyi yeniden kurgulamaya çalışacaktır, ancak her şey beklendiği gibi midir yoksa her geçmişte yaşananlar ve yaşanacaklar farklı mı olacaktır? 

Afişler, konu olağanüstü bence, sadece keşke bu filmi Almanac Projesi filminden önce izleseymişim. Son zamanlarda paralel evren filmlerine de takmış durumdayım, bayılıyorum izlemeye, keşke ilk bu filmi izleyip o zamanın şartlarında değerlendirseymişim. Konu, kurgu ve işleniş bence mükemmele yakındı, filmde gençlik filmi olmasına rağmen pek fazla cinsellik bulunmaması izlenebilirliğini oldukça arttırıyor. Film çok fazla aksiyon ve macera barındırıyor, heyecan her zaman dorukta. Sonu ise tek kelimeyle mükemmel. İz bırakan filmlerdendi, kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.

Üçüncü filmimizse bana göre modern zamanlarımızın baş yapıtlarından... WHO AM I

WHO AM I / BEN KİMİM

IMDB: 7.7

Tür: Gerilim, Aksiyon

Oyuncular: Tom Shilling, Elyas M'Barek, Wotan Wilke Möhring, Hannah Herzsprung, Stephan Kampwirth

Yapım: 2015, Almanya

Hackerlık ve bilgisayar korsanlığı çağımızın sorunlarından... Benim de oldukça ilgimi çekiyor, bu film hakkında yere göğe sığmayan çok yorum okudum sitelerde, eh izlemeden geçmeyin diyordu biri ben de geçmedim.

Benim dublajlı olarak izlediğim film Alman yapımı bu da ayrı dikkat çekici. Genelde böyle filmler Amerika'dan çıkar, gerçi bu da öyle çok büyük bütçeli bir film değildi ama yine de bence on numara. O değil de bu filmi eşim de ben de nasıl sinemalardayken ıskalamışız onu anlayamadım :(

Konumuza gelecek olursak; genç bir bilgisayar dehası olan Benjamin, silik bir çocuktur, sessiz ve sakin bir dünyası vardır ve ömrünün bugüne kadarki süresinin tamamını bilgisayar başında geçirmiştir. Babası annesiyle onu terk edip Fransa'ya kaçmıştır, bir süre sonra da annesi kendini asarak intihar etmiştir. Büyükannesiyle yaşayan Benjamin, bir gün okuldayken aşık olduğu fakat açılamadığı kız arkadaşını görür ve bunu onlara pizza götürürken fark eder. Okuldaki bir sınavın sorularını çalmaya çalışırken yakalanır ve kamu hizmetine mahkum edilir. Orada tanıştığı Max onun hayatını hem iyi hem de kötü yönden değiştirecek onu gerçek hackerlar ve yer altı dünyasıyla, Rus mafyasıyla tanıştıracaktır. Ancak hangisi gerçektir? 

Film bence çok iyiydi, biz bu harika olay örgüsünü federaller karşısında oturan Benjamin'in hikayesi olarak dinlesek de bence dört arkadaşın hikayesi diyebiliriz. Film çok hareketli ve bir o kadar da eğlenceliydi. Gerçek hayattan pek çok kesit barındıran filmde maskeleri pek sevemesem de - bana The Purge serisini hatırlattı, bu arada onun da yeni filmi, serinin üçüncüsü vizyonda, izlemek lazım, gözü kapalı tavsiye ederim- yine de her şey neredeyse mükemmeldi !

Bu olağanüstü baş yapıtı özellikle benim gibi bilgisayar manyaklarına öneriyorum, erkek kardeşime de en kısa zamanda önereceğim :)) 

*

Dördüncü ve son filmimizse çok sevdiğim Charlize Theron'un yer aldığı Karanlık Yerler filmi...

DARK PLACES / KARANLIK YERLER

IMDB: 6.2

Tür: Dram, Gerilim, Gizem

Oyuncular: Charlize Theron, Sterling Jerins, Nicholas Hault

Yapım: 2015, USA, İngiltere

İsmi bile beni çekmek için yetti açıkçası bir de sevdiğim ve beğendiğim oyuncular olunca muhakkak izlemeli dedim kendi kendime. Ve iyi ki de izlemişim, içerisinde bir miktar da polisiye barındırdığından tadından yenmedi...

Filmin konusuna gelelim: Filmin hikayesi, Libby Day'in ailesinin Kansas şehrindeki bir çiftlikte vahşi ve acımasız bir şekilde katledilmesiyle başlıyor. Yalnızca beş yaşında olan Libby, Ocak ayının ölümcül kar fırtınasının ortasında, bir şekilde buradan kaçıp kurtulmayı başarır. Ancak bu bir kurtuluş değildir. Zira yolda başından geçen çeşitli hazin olaylar ve talihsizlikler bir türlü hayatından silinmez. En sonunda medyanın baskısından kurtulamayarak ailesinin ölümüne dair talihsiz bir beyanatta bulunmak zorunda kalır. Aradan 25 yıl geçer ve bu süreçte her günü talihsiz geçmişini unutmaya çalışarak geçirir. Ta ki Kill Club isimli, gizemli suç olaylarını araştıran gizli bir topluluğu keşfedene dek... Şimdi geçmiş anıları tekrar canlandırmanın ve ailesinin başına gelen katliamı çözmenin zamanı gelmiştir. 

Filmde çözülmesi imkansız birkaç gizem bir arada aslında ve aradan gerçekten oldukça uzun bir zaman geçmiş. Bu da olayın zorluğunu arttırırken izleyiciye de düşünme ve senaryolaştırma imkanı sunuyor. Baş rol bile yetiyor aslında izlemeye, Theron bu işin altından tek başına çok güzel bir şekilde kalkmış da diyebiliriz. Filmdeki maskülen ve sportif havasını da ayrıca sevdim, kendisini en son Pamuk prenses uyarlamasında cadı kraliçe olarak izlemiştim çünkü. Bu arada onun da ikincisi çıktı, izlenecek :)

Kısmen polisiye, kısmen gizem ve gerilim seviyorsanız eh vaktiniz de varsa, Libby Day'in hikayesine davet ediyorum sizleri. Ne dersiniz?

-

Bugün de kısa kısa da olsa dört farklı ve güzide film paylaştım sizlerle, ben izledim, beğendim, umarım sizler de izler ve beğenirsiniz. Yeni filmler ve yorumları da yakında geliyor, beklemede kalmayı unutmayın e mi?

 Blogumu GFC'den ( Google Friend Connect'den) - blogumun en altında yer alıyor- takip etmeyi ve Instagram dahil tüm sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın ^^

Yeni yazılarda görüşürüz :))

Sevgiler...

Takipte Kalın