Film Yorumu : Maleficent / Güzel ve Çirkin / Transcendence / Teklif
3.5.15
Merabayın ^.^
Herkese mutlu Pazarlar... Haftanın son gününden, son tatil gününden selamlar... Umarım keyifler yerindedir, son tatil gününün keyfini çıkarmaya bakın lütfen :)) Bugün sizlerle Cuma gününün tatil olmasını fırsat bilen Hasibe'nin tüm günü film keyfi günü ilan etmesinin sonucu olan filmleri paylaşacağım... Hadi başlayalım...
*
İlk filmimiz izlemekte çok geç kaldığım ancak yakınlarımızda sinema bulunmaması dolayısıyla ancak izleyebildiğim ve çok merak ettiğim Malefiz...
MALEFİCENT / MALEFİZ
IMDB: 7.1
Tür: Fantastik, Macera, Aksiyon
Oyuncular : Angelina Jolie, Elle Fanning, Sharlto Copley,Imelda Staunton
Yapım: ABD, 2014
Bu filmi elbette ki methini duyarak izlemeye karar verdim zira nicedir aklımdaydı. Masal uyarlamalarıyla fantastik filmler için her zaman vaktimi harcamaya değer bulurum, seviyorum böyle filmleri. Malefiz de bir Uyuyan Güzel uyarlaması.
Film afişleriyle ilgili hele de Angelina Jolie'nin o güzel yüzüyle bu masalımsı hikaye birleşince br şey söylemek pek mümkün değil, oldukça beğendim...
Filmin konusuna gelecek olursak; klasik Uyuyan Güzel masalına farklı ve bambaşka bir açıdan bakmaya hazır olun ! İnsanlar ve periler arasındaki savaşın ardından kalıcı olmasa da bir barış sağlanmıştır. Bu ortam içerisinde doğan Malefiz de Mours'ta yaşayan bir peridir, kendi ülkesinin koruyucusu olma görevi ailesi öldürüldükten sonra ona geçmiştir. Malefiz çocukken bile ülkede yaşayan tüm yaratıklar tarafından sevilmektedir. Bir gün Mours'ta bir hırsız yakalanır ve bu insan hırsız barışçıl yollardan serbest bırakılır. Ancak Malefiz ve bu hırsız çocuk arkadaş olmuşlardır ve bu arkadaşlık sonrasında aşka dönüşür. Ancak hırsız Stephen, hırslı ve açgözlü bir çocuktur. Zaman ilerledikçe kendi ülkesinin kralı olmak hayalleri başını döndürür. İnsan ülkesinin kralı Mours'a saldırıp başarısız olunca Malefiz'den intikamının alınmasını ister ve bu işe kralın yardakçılarından Stephen gönüllü olur. Malefiz'i öldürmeye kıyamayan Stephen onun devasa güçlü ve güzel kanatlarını keser ve Malefiz'in intikam yemini etmesini sağlar. Hırsız Stephen ülkesine döner ve kral olur. Evlenir de bir çocuğu olunca çocuğun vaftiz töreninde ortaya çıkan Malefiz ise intikamını bu doğan çocuk üzerinden gerçekleştirir. Bu güzel prenses 16 yaşına geldiğinde parmağına çıkrığın iğnesi batacak ve 100 yıl sürecek sonsuz bir uykuya dalacaktır. Kral laneti durdurmak için elinden geleni yapar ama buna engel olamaz. Kral bebeği Mours'un üç iyilik perisine emanet eder ancak bu periler didişmekten çocuğa doğru düzgün bakamazlar, bu süreçte Malefiz bebeğe hep göz kulak olur. Zaman geçtikçe intikam günü gelir ve Malefiz iyilerle kötülerin safında yerini belirler...
*
Konuyu çok uzun tuttuğumu fark ettim, umarım fazla spoi vermemişimdir :( Konu gördüğünüz gibi çok ilgi çekici, üstelik filmde Malefiz'i Angelina Jolie'nin canlandırması da ayrı bir güzellik. Film mutlaka izlenmeliyim diye bağırıyor adeta :))
Filmde insan boyutlarında bir periyi ve kanatlarını ilk kez gördüğümden bizlerin de kanatları olsa ne kadar yakışırmış görmüş oldum ):) Olsaydı keşke... Bir de bu filmi sinemada 3D izlemek isterdim, uçuş sahnelerinde gerçekten uçmak için ))
Filmde o olağanüstü Mours'ta ( Umarım düzgün yazıyorumdur zira hiçbir yerde yazılışını göremedim:( ) olmak isterdim, çok güzel ve doğaüstü olarak betimlenmiş. Prenses Aurora'yı çok beğendim, özellikle bebekliğini ve genç kızlığını.
Malefiz'in küçüklüğünü oynayan kız da ayrı bir güzeldi... Filmde insanoğlunun açgözlülüğü ve bencilliği üzerinde durulması ve diğer yaratıkların kendilerine sunulanla yetinmeleri de dikkat çekiciydi.
Filmin sonunu da çok beğendim ama tüm diğer blogger arkadaşlardan farklı söyleyebileceğim bir şey var: Ben filmi izlerken özellikle bazı sahnelerde çok ağladım, nedendir bilmem ):) Malefiz'e yapılanlar çok dokundu herhalde :))) Herkesin izlemesi gereken ailecek de izlenebilecek kadar güzel ve büyülü bir film.
*
İkinci filmimiz ise yine aynı günde izlediğim Fransız yapımı Güzel ve Çirkin masal uyarlamasıydı...
LA BELLE ET LA BETTE / GÜZEL VE ÇİRKİN
IMDB: 6.4
Tür: Fantastik, Macera, Romantik, Gerilim
Oyuncular : Lea Seydoux, Vincent Cassel, Andre Dussolier,
Yapım: 2014, Fransa
Filme film sitesinde rastlayıp izlemek istedim, diğer masalların aksine bu masal hakkında pek fikrim yoktur, ancak şimdi bir uyarlamasını biliyorum.
Filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak; Güzel ve ailesi, Fransa'da iyi bir konumdayken tüccar olan babasının mallarını denizde yitirmesi üzerine köye taşınmak zorunda kalırlar. Babası birtakım malların kurtarıldığı haberi üzerine şehre gider ve orada malların diğer şirkete verileceğini öğrenir, bunu duyan büyük oğlu ortadan kaybolur. Babası oğlunu ararken borçlu olduğu çeteyle karşılaşır ve canını zor kurtarır. Dönüşte tipi ve kar fırtınası yüzünden yolunu kaybeder ve derinlerde bir şatonun üzerine yolu düşer. Çaresiz sığınır ve şatoda kimsenin olmaması üzerine birtakım mallar ve bir tek gül alarak yoluna devam eder. Ancak tam gülü aldığı sırada devasa ağacın içinden canavar kılıklı biri çıkar ve güle karşılık ertesi gün canını ister. Annesi kendisini doğururken ölen Güzel de babasının da ölümüne neden olmak istemez çünkü kendisine bir gül getirmesini babasından o istemiştir. Yola çıkar ve canavara canını sunmak üzere şatoya varır. Ancak canavar hakkındaki gerçekleri öğrenmesiyle birlikte yaşamı da tamamen değişecektir....
Şatodaki gül deryasına bayıldım doğrusu, tam yaşamak istediğim yer olarak dizayn edilmişti sanki, yani hangi kadın istemez ki...
Filmde iki başrolü de önceden tanımamama rağmen çok güzel iş çıkardıklarını düşünüyorum. Özellikle Vincent Cassel başarılıydı.
Filmde çalan o tek bir senfoni beni benden aldı, ismi neyse bulup sonsuza dek dinleyebilirim :) Dans sahnesine de bayıldımmm :)
Dönem kostümleriyle yani Fransa'daki o dönemle masal havası çok iyi harmanlanmıştı. Ben kurgunun da başarılı olduğunu düşünüyorum. Ama Çirkin çok çirkin değildi, yani belki de yakından görmediğim için bana öyle geldi :(
İzlerken keyif aldığım ve sevdiğim bir film oldu, ve Lea Seydoux' ya da hayran kaldığım bir filmdi, diğer masal uyarlamalarını da izlemeyi düşünüyorum :))
**
Fragmanına şuradan ulaşabilirsiniz...
**
Üçüncü filmimiz yine aynı gün izlediğim ve Johnny Depp hayranlığımın bir neticesi olan Transcendence idi...
TRANSCENDENCE / EVRİM
IMDB: 6.3
Tür: Bilim Kurgu, Gerilim
Oyuncular: Johnny Depp, Rebecca Haul, Paul Bettany, Morgan Freeman
Yapım: 2014, ABD, İngiltere
Filmi dediğim gibi Johnny Depp sayesinde izlediğim doğrudur ama son zamanlarda Bilim Kurgu da acayip sevdiğim bir tür olmaya başladı, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek ve milletin nelerle uğraşıp bizim hala nelerle uğraştığımızı görmemiz açısından da başarılı olduğunu düşündüğümden dolayı.
Filmimizin konusuna gelecek olursak; Dr. Will Caster önemli buluşlar yapmış ve yapay zeka alanında kendini geliştirmiş ve o sıralarda da dünyaca ünlü bir proje geliştirmiş bir bilim adamıdır. Eşiyle aynı meslekten oluşu da işine aşkını güçlendirmiştir. Son projesi teknoloji karşıtı terörist grupların tepkisini çeker ve bir toplantı çıkışı saldırıya uğrar. Kısa bir süre sonra merminin üzerine sürülen bir maddeden dolayı kurşun bedeninden çıkarılsa da öleceğini öğrenir. Ölmesini istemeyen eşi Evelyn ve çok yakın bir bilimadamı arkadaşları yardımıyla Will'in beynini bir süper bilgisayara aktarır ve onunla iletişimde kalmaya devam eder. Ancak bunu yavaş yavaş herkesin öğrenmesiyle Will'in beyninin iyi mi kötü mü olduğu tartışılmaya ve bir tür tehdit olarak algılanmaya başlar. Evelyn bu süreçte ne yapacağını bilmemektedir, eşine güvenmeli midir yoksa o artık bir makine midir?
*
Aynı gün içerisinde iki masal ortamından sonra gerçek dünyaya dönüp teknolojiyle ilgili bir film izlemek oldukça iyi geldi. Ayrıca çok aksiyon içermediğinden ve Depp'e odaklı bir film olduğundan güzel izlendi ben tarafından.
Filmin başrolleri devasa gördüğünüz gibi, Morgan Freeman'ı bu filmde daha çok gördüğümüzden dolayı onu da başrol addediyorum ve Rebecca Hall, Johnny Depp... Harika bir iş çıkacağı zaten belliydi...
Teknoloji gelişmeye başlar başlamaz teknoloji iyi mi yoksa kötü mü, makineler bizi ele geçirecek mi yoksa geçirmeyecek mi tartışmaları da beraberinde gelmiş ve bu konularda çeşitli filmler halen çekilmeye devam ediyor. Bu film de onlardan biri... Ancak bence bu filmde aksiyon dozu çok ama çok düşüktü, izlerken sıkılmanız an meselesi yani. Çok durağan bir filmdi, bu açısını beğenmedim. Örneğin, Will toplum için olduğu kadar devlet için de tehdit oluşturmasına rağmen hükümet vs. hiç işin içine katılmadan Will'in arkadaş grubundan terörist gurba katılanlarla bir karşılık verilmeye çalışılıyor. Film biraz eksik kalmış gibi. Ayrıca Evrim Teorisi'ni de bütüncül destekleyip hakkında hiçbir bilgi vermeden ortasından dalıyor konuya.
Filmde bir beynin bilgisayara aktarılması olayı kilit nokta. Acayip ilgimi çekti, keşke böyle bir şey mümkün olsaydı dediğim de oldu ama bakalım herkes o zaman beynini kullanabilecek miydi? Çünkü bazıları insanken bile kullanamıyor da ^.-
Benim hem çok merak ettiğim hem de biraz konusuna göre hem aksiyon düzeyinde hem de kurgu ve işleniş düzeyinde yavan bulduğum bir film oldu. Evet konu havalı, afişler havalı, Depp havalı ama ortada iş yok. Diğer Depp filmlerine sadece ilginç konusuyla benziyor. Ama ben filmi de sonunu da pek beğenmedim. Vakit kaybı değil ama izleyebilirsiniz, sosyal mesajları, insanların yanlış anlaşılmalarını ve Amerika'nın herhangi bir gücün dünyayı kendilerinden almaları ve ele geçirmeleri konusundaki korkularını görmek için. Fazla şey beklemeyin.
*
Son filmimizse üniversite yıllarımda izlediğim ve halen de severek izlediğim bir Sandra Bullock filmi... Teklif...
THE PROPOSAL / TEKLİF
IMDB: 6.7
Tür: Romantik, Komedi, Macera
Oyuncular: Sandra Bullock, Ryan Reynolds, Betty White
Yapım: 2009, ABD
Sandra Bullock'un inanılmaz büyük bir hayranıyım. O ne yapsa izlerim diyenlerdenim bunu da Sakarya Hendek'teki filmcim önermişti, mutlaka izleyin diye. Ben de kırmadım, önerisini dikkate almıştım, iyi ki de almışım.
Romantik Komedi fazla izlemem ama Sandra işin içindeyse o başka :)) Üstelik yine çok sevdiğim bir diğer aktör Ryan Reynolds da var, ee daha ne olsun ?
Filmimizin konusuna gelecek olursak; New York'ta ünlü bir kitap editörü olan Margaret, aslında bir göçmendir ve süresi dolmuştur, Kanada'ya geri gönderilme riski doğar. Margaret bu zamana kadarki emeklerinin heba olmaması için asistanını kullanmaya karar verir ve zavallının haberi bile olmadan önce yöneticilere ardından da çalışma arkadaşlarına sevgili olduklarını ve acilen evleneceklerini duyurur. Bunu duyan Andrew birtakım şartlar öne sürer ve bu kendinden emin, zorlu patroniçeden intikamını alabilmek için onu maceradan maceraya sürükler. Genç çift öncelikle göçmenlik bürosuna gidecektir ve yetkililere sevgili olduklarını kanıtlamaları için bir randevu talep edeceklerdir. Ancak daha önemli bir sorun vardır, Alaska'da yaşayan Andrew'un çok zengin ve çok sevimli ailesi... Margaret bu süreçte neler yaşayacaktır???
Filmde o iki muhteşem karakterin mimiklerine bayıldım. Aslında filmin her bir karesine daha doğrusu ! Favori filmlerinden biridir bu, ve yazmak bugüne kısmet oldu çok şükür ^.^Öncelikle Margaret'ın caddenin ortasındaki teklifi inanılmazdı :))
Harika eğlenceli bir filmdi, özellikle Margaret'ın o ortaya çıkarmadığı yanına, sevimliliğine ve mimiklerine bayıldım, filmin sonu da dolu dolu !
Filmin ilerleyen kısımlarında Alaska manzarası da işin içine girince dayanılmaz bir şenlik çıkıyor ortaya. Ayrıca Betty White sen nasıl tatlı bir şeysin öyle :))
Olaylar öyle gelişiyor ki klasik bir romantik komediden çok daha fazla şey bulacağına eminim :))
Filmin müzikleri çok dikkatimi çekmese de oyunculuklar devasa. Bullock ve Reynolds ilk başlarda çok uzak gibi gözükse de olmuş işte...
Harika bir haftasonu filmi arıyorsanız tam adresindesiniz. Ya da eşinizle dostunuzla izleyebileceğiniz harika bir film... Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim millet ^.^
Evet arkadaşlar, bugünlük film yorumlarım bu kadardı. Umarım beğenmişsinizdir, daha güzel film yorumlarında görüşmek dileğiyle ^.^
Takipte Kalın
hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler,
HC.
0 yorum oku / yaz
Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))