✿ Kitap Eleştirisi: Satranç : Stefan Zweig ✿

20.11.13

Merhaba !

Herkese musmutlu akşamlar dileyerek yeni bir yazının daha belini kırıyorum:) Bu günlerde gerek günlerin kısalığından gerekse de acemi bir mutfak elemanı oluşumdan kaynaklı eve işten döndüğümde ancak yemeği yetiştirme telaşına yenik düşüyor ve onu yetiştirebiliyorum...Kış pek zaman bırakmadın bana:( Yine de aralarda kaçamaklar yaparak yazılarımı pek eş zamanlı olmasa da yazıyorum. Yani güncel olabilmeyi elbette isterdim ancak her gün oluşan yeni olayları da görmezden gelemem ya canım :))))Neyse konuyu çok uzatıp cıvıtmadan hemen bugünkü konumuza gelelim: Bu gün sizlerle okumayı başladığım gün bitirdiğim ve sevgili Pinuccia'nın Kış Etkinliği kapsamında 'Sinemaya Uyarlanan Bir Kitap' kategorisinde okumayı kararlaştırdığım nadide eserlerden biri olan Stefan Zweig'in Satranç adlı uzun öyküsünü paylaşacağım.
*
Satranç, yaklaşık diyorum çünkü yayınevlerine göre farklılık gösterebilir benim okuduğum Can Yayınları'ndan çıkma olanı 77 sayfadan oluşuyor. Oldukça ünlü olan bu kitaptan yani uzun öykü olduğundan haberim yoktu ta ki sinemaya uyarlanmış kitapları araştırana dek. Sevgili Kitap Okumak İster Misiniz'in sitesinde gördüğümde de derhal edinmek ve okumak istedim:)
*
Kitabın kapak tasarımlarına baktığımızda ki kitabı edinmeden netten ona da bakmıştım, güzel tasarımlar çarpıyor gözümüze şöyle ki:

Kitabın arka kapağına bakacak olursak neredeyse uzun öykünün tamamını anlatır bir vaziyette olduğundan pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Bu kadar çok bilgiyi kitabı okumadan da edinebilir insanlar, o halde kitabı okumalarına gerek kalmayacaktır, bu nedenle kitabın arka kapağında sadece kitabın sonu yazılmamış, onun için de önerim şu olur: son iki ya da üç sayfayı okuduğunuzda bu eksiğiniz de kapanmış olacaktır:)))
*

Kitabın konusuna şöyle kısaca değinecek olursak; Bir yolcu gemisinde geçen uzun hikayemizde soğuk ve satranç dışında kafası pek bir şeye çalışmayan adamımız Mirko Czentovic ile aynı gemideki milyoner ücret karşılığında bir parti satranç oynamak isterler. Oyunun rövanşı esnasında oyuna karışan Dr. B. adında bir kişinin sayesinde de ilk elde yenildikleri oyunun rövanşında berabere kalmayı zorla da olsa başarırlar.Ancak bu Dr. B. oldukça belirsiz bir kişiliktir ve milyoner, dünya şampiyonuyla hayatında somut olarak hiç karşılıklı satranç oynamamış olan Dr. B.'den bir karşılaşma ister. Akabinde romanın anlatıcısının da içerisine girdiği mücadele gerçekten izlenmeye değer bir hal alır...
*

Konusuna hayran kaldığımı en başta söylemesem olmaz. Günümüzde bir çok farklı amacı tek bir ağızdan haykırma derdiyle dört yüz beş yüz sayfalar yazan yazarlara inat 77 sayfada ne de çok şey anlatmayı başarmış yazar diye hayret ettim açıkçası. Tebrikler...
*

Yazarın Alman olması Nazi dünyası hakkındaki bilgilerinin ne kadar sınırsız olabileceğini düşündürdü bana. Olayların Gestapo'yla da ilgisi var evet. Malesef son zamanlarda ne çok Nazi Almanyası ile ilgili kitap okuduğuma hayret ediyorum. İnsanların bu konu hakkındaki düşüncelerini bu kadar akıcı roman ve öykülerde aktarabilmesi de ayrı bir ilginç. Hani şey oluyor insan: Limon Yaprakları'nın Kokusu'ndaki gibi, aşkla heyecan ve macerayla gayet masum ve sıradan insanların yaşadıklarıyla Gestapo aynı romanda? Yok daha neler...
*

İlk sayfalarda itiraf edeyim konuya girmekte zorlandım ama kitaptan ya da anlatımdan değil de kişisel bir şey olduğunu düşünüyorum bunun daha çok. Ancak daha onuncu sayfadan sizi sarıp sarmalayan bir öykü yatıyor burada...
*

Sayfa 16'dan başlayıp sayfa 18'e dek süren tanımlama, şimdiye dek gördüğüm en başarılı satranç ve satranç ustası tanımlaması gerçekten...Üşenmedim yazdım sizler için :)

' Gerçi kendi deneyimlerimden 'krallarının oyununun' gizemli çekiciliğini biliyordum; insanoğlunun düşünüp bulduğu oyunlar arasında rastlantının her türlüsüne karşı koyan ve zafer kupalarını yalnızca akla ya da daha çok tinsel yeteneğin belirli bir biçimine veren tek oyun. Ama satranca oyun demekle haksız bir kısıtlama yapmış olmuyor mu insan? Satranç, aynı zamanda bir bilim, bir sanat değil mi, yerle gök arasında süzülen Muhammed'in tabutu gibi bu iki kategori arasında gidip gelmiyor mu, bütün karşıt çiftlerin bir kerelik birleşimi değil mi? Hem çok eski hem de yepyeni, düzeneği hem mekanik hem de düş gücüne bağlı, hem sabit geometrik bir alanla sınırlı hem de bileşimleri sınırsız, hem sürekli gelişen hem de kısır, hiçbir şeye götürmeyen bir düşünme, hiç bir şeyi hesaplamayan bir matematik, yapıtları olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlığıyla birlikte bütün kitap ve yapıtlardan daha dayanıklı olduğu su götürmez; bütün halklara ve bütün zamanlara ait olan tek oyun; can sıkıntısını öldürmesi, zihni açması, ruhu canlandırması için hangi tanrının onu yeryüzüne gönderdiğini kimse bilmez. Başlangıcı ve sonu nerededir? Her çocuk onun temel kurallarını öğrenebilir, her acemi onda şansını dener, ama yine de bu değişmez dar karenin içinde özel ustalar yaratır satranç, öteki insanların hiçbiriyle karşılaştırılamaz bunlar, yalnızca satranca yönelik bir yeteneği olan insanlar; görüş, sabır ve tekniğin tıpkı matematikçiler, şairler ve müzisyenlerdeki gibi belirli bir oranda ama belirli katman ve bağlamlarda etkin olduğu özgül dahiler. Fizyonomiye duyulan tutkunun ilk zamanlarında Gall gibi biri böyle satranç ustalarının beyinlerini yararak bu satranç dehalarının bu insanın yeni bir gri kütlesi içinde özel bir kıvrım olup olmadığını, başka beyinlerdekine oranla daha gelişmiş bir satranç kası ya da satranç yumrusu bulunup bulunmadığını araştırmıştır belki de. Bu özgül dehanın elli kiloluk içi boş bir kayanın içindeki tek bir altın filizi gibi kesin bir akıl tembelliğinin içine sızmışa benzediği bir Czentovic örneği, böyle bir fizyonomiciye nasıl da çekici gelirdi! Böyle olağanüstü dahice bir oyunun ister istemez göreceli ustalar yaratacağı gerçeğini uzun zaman önce anlamıştım, ama dünyayı yalnızca siyah ile beyaz arasındaki dar yola indirgeyen otuz iki taşı bir oraya bir buraya, bir ileri bir geri oynatarak hayatının zaferini kazanmaya çalışan kıvrak zekalı bir insanın yaşamını kafada canlandırmak ne kadar güç, ne kadar olanaksızdı; bu insanın yeni bir oyuna başlarken piyade yerine atı yeğlemesi olay yaratır ve bir satranç kitabının ufacık bir köşesinde adının geçmesiyle ölümsüzlüğe ulaşmasını sağlar; bu insan, bu akıl insanı aklını kaçırmadan on, yirmi, otuz, kırk yıl boyunca bütün düşünme gücünü tekrar tekrar aynı gülünç amaca yöneltir: Bir tahtanın üzerinde tahta bir şahı köşeye sıkıştırmak!'
*
Bana hem Mirko hem de Dr.B. bu tanımlamalara fevkalade uyuyor gibi geldi, sizce?
*
Kitabın dili günlük konuşma dilinde yazıldığından okunması da anlaşılması da anlatılması da kolay oluyor. Ancak bazen yukarıdaki gibi felsefi konuşmalar bence kitaba tarz katmış...
*

Son olarak hala okumadıysanız ve benim gibi satranca hayransanız en yakın kitapçıya gidip gece demeden gündüz demeden edinin derim efendim, verdiğiniz paranın kuruşuna kadar değer!
*

Satrançla ilgili olan her kitap ya da kitap ismi dikkatimi çekmiştir ancak bu kadar tesadüfi bulduğum ve bulduğuma aşık olduğum başka bir kitap olmaz herhalde:))
*
Satrançla ilgili beğendiğim özlü sözlerle eleştirimi bitiriyorum...Tek olumsuz eleştirim var o da: Neden bu kadar kısa?

Kitaba puanım: 5


*
"Satranç tahtası insan zihninin jimnastik salonudur."

Pascal


"İyi kalpli iseniz satranç oynayamazsınız"

Fransız atasözü


"Satranç her şeyden önce bir mücadeledir"

Emanuel LASKER


Daha güzel kitap eleştirilerinde görüşmek dileğiyle...

Sevgiyle Kalın

ve

Takipte Kalın




hasibecengizkarakuzu@gmail.com

Herkese sevgiler,

Hasibe ♥️





You Might Also Like

9 yorum oku / yaz

  1. Yazı tipini normal yapabiliyormuyuz okumakta zorlanıyorum :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyucular yapamıyor malesef... Sayfanın kendisi böyle :(

      Sil
  2. Adsız7.6.15

    sizce kitabın sonunda Dr B. delirdi mi yoksa czentovic hile mi yaptı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de olabilir diye düşünüyorum :)

      Sil
  3. Adsız18.6.16

    Çok iyi bir kitap aynı gün içerisinde 3 kez okumuştum. Beni bu denli etkileyen başka bir kitap yoktu. Reşat Nuri Gültekin'in acımak kitabı dışında. Bende kitap hakkındaki düşüncelerimi yazdım. http://kaynakhocam.wordpress.com/2016/06/17/satranc-stefan-zweig/ Düşüncelerinizi bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle yazarın tüm eserleri çok güzel bence, isimleri de kendileri de hepsi okuma listemde. Elimdeki birkaç kitabı bitirince okunacaklardan :)) Sayfa sayısı olabildiğine az olduğundan aralıklarla yeniden okunabilir bir kitap. Sizin yazınızı da merak ettim şimdi, hemen okumalı ve yorumlamalı o zaman :) Ama öncelikle kitabı yeniden bir okumak istiyorum.

      Sil
  4. Mükemmel bir öykü, ilginç bir ölüm (yazarınki)

    YanıtlaSil
  5. Hayatımda okuduğum en heyecanlı kitaptı benim gibi satranç ile ilgili olanlar kesinlikle alsın ama bu kadar kısa olması beni uzdu

    YanıtlaSil

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))