✿ Kitap Eleştirisi: Civa: Selim Çiprut ✿

7.10.13

Herkese iyi günler efendim, bugün sizlerle dün okuyup bitirdiğim 328 sayfalık bir Selim Çiprut romanı olan Civa'yı ve yorumlarını paylaşacağım.
*
Bu arada ilk defa Ahmet Ümit faciasından sonra yani bir Türk polisiyesi okudum. Ahmet Ümit'i tanımadan daha aşık olduğum film 'Sis ve Gece'yi izlemiştim ancak kitabı beni hayal kırıklığına uğrattı doğrusu. Okuldan bir arkadaşımdan ödünç alarak okumuştum Allah'tan yoksa verdiğim paraya acıyacaktım. Ahmet Ümit gerçekten sevilen bir yazar biliyorum ama ben nedense sevemedim bir türlü. Evet elin yabancısındansa kendi değerimiz bir yazara yönelmek, kitaplarını alıp okumak ve paylaşımda bulunmak daha efdaldir bunu kesinlikle kabul ediyorum. Ama ve fakat dili bana çok ağır geliyor. O zaman da güzelim filmin romanını zorla okumuştum, malesef Ahmet Ümit'in romanlarında kullandığı dil biraz ağır kaçıyor, akıcı bulmuyorum dilini. Her neyse konumuz Selim Çiprut ama ben demin neden Türk polisiyesi okumadığıma cevap veriyordum zaten, sebebi kötü tecrübeler...
*
Kesinlikle polisiye kadar sevdiğim başka bir dal yok romanlarda, ama bu demek değil ki her şeyi de yalayıp yutuyorum...Bazen bünye kaldırmıyor işte her ne kadar istesem de...Bir kere Türk polisiyeleri nedense bana göre bir türlü yabancılarınkilerle yarışamıyor. Bu romanda da kesinlikle bunun başka bir örneğini görüyoruz. Genelde Türk polisiye romanlarında astığı astık kestiği kestik bir komiser ve onun hiçbir şey bilmeyen cahil memurları var. Her şey o kadar kalıplaşmış ki Türk polisiyelerinde olmuyor bu roman işi. Ha Arka Sokaklar başka, orada gerçekler yer alıyor çünkü. Oradan buradan çalınmış tasvirler değil.
*

*
Şimdi bana kızıyor olabilir bunu okuyanlar, beğenmiyorsan okuma diyerekten. Haklısınız da elbette kimse beni zorlayamaz. Zaten bu romanı da zorlanarak aldım biraz tereddütle, biliyorum çünkü ben Türk polisiyelerinde ancak gülüyorum. Bunu dalga geçmek ya da küçümsemek amaçlı yazmadım arkadaşlar, ben de kendi çapımda ilk romanımı yazıyorum ama bu sadece polisiye olarak adlandırılabilecek bir şey değil, yani biliyorum roman yazmak öyle her babayiğidin harcı değil, kolay iş de değil ama napabilirim benim halimi en iyi bu kelime tanımladı: gülüyorum. Her şey o kadar kolay olur ki, katil sanki yakalanma planları yapmıştır falan. Neyse bunlar elbette benim görüşlerim. Ama bir yazımı da bu Türk polisiyelerine ayırmak istiyorum,
*
Selim beyi ilk kez tanıdım bu romanla ancak bundan önce de 'As Maça' isimli bir romanı varmış ve okuyucu kitlesi oluşmuş. Bu kitabın ilk ya da ikinci sayfasında yer alan teşekkür'e bayıldığımı söylemeliyim önce.
*

Roman bir polisiye, fakat ilk elli sayfası aşk romanı şeklinde geçti. Bu romanı okuyanlara bir tavsiyem olacak, lütfen sonuna kadar sabredin! Biliyorum zor ama sonu emin olun biraz daha iyi!
*
Kesinlikle kötü değil ama iyi de değil bana göre. Özellikle de Nora Roberts'ı ve Agatha Christie'yi gördükten sonra seviye ortalara yakın vasat durumunda bence. Ha konu bence çok yaratıcı bu bakımdan Selim beyi tebrik ediyorum ama yine de ortalama bir roman.
*
Kitabın içindeki geçmişe dönüşler, kıtalar arası yolculuklar benim kafamı allak bullak etti. Bu da yetmezmiş gibi bir de ortaya beş altı tane daha yabancı karakter sokunca her bölümün ilk paragrafı hatırlamaya çalışmakla geçti malesef.
*
Editörün gözünden kaçmadığına eminim ama bir şekilde oradalar işte: Sevgili anlatım bozuklukları. Gerçekten dayanılamayacak kadar kötüydü ve en azından on yerdeydiler. O kadar da göze batıyor ki be kardeşim! Nasıl göremediniz de benim ağzıma laf verdiniz?
*

Bence bu maske daha çok yakıştı en azından sevimli ):))

*
Romanda inanamayacağınız kadar çok kalıplaşmış şey vardı, işte birkaç örnek sizlere: Alper'in Amerika'dan miras kalan huyları: sert kahveler, duşun altında düşünmeler, sıcak duşlar vs. Bunları artık nerdeyse elinize aldığınız on polisiyeden beşinde sevgili süper cin fikirli ajanınızda görüyorsunuz, o kadar Amerika kokmasına gerek yoktu bence. 
*
Bu zamana kadar FBI'a girmiş bir Tük duymadım şu adını hatırlayamadığım dizi haricinde. Bir aksiyon dizisiydi ve bir Türk polis olarak oynuyordu. Selim Çiprut'a (bu arada soyadını yazmak ölüm gibi) şunu söylemek isterim: Cem Yılmaz'ın da dediği gibi: Fikir güzel, mekan güzel ama yemezler!
*
Olayların birbirine bağlanması güzeldi, sonunu da sevdim, ancak iki hikaye anlatırken arada kafa karıştırmayı malesef atlamış Selim bey.
*
Konuşmalar, sözler, kıyafetler bile o kadar sıradandı ki, ilgive dikkat çeken bir karakter bile yoktu.Her şey son derece vasattı. Malesef.
*
Şunu söyleyebilirim ki, sonuna kadar zor dayandım. O da kitap yokluğundan. Elimdeki tüm kitapları okudum bitirdim, hatta son aldığım ve şurada yazdığım kitapların arasına giren ve www.kitapokumakistermisin.com dan gelen kitapları bile yaladım yuttum. Ama neyse ki imdadıma yetiştiler şimdi elimde üç tane cicim var :))
*
Dediğim gibi As Maça'yı okumadım okumayı da şimdilik düşünmüyorum. Ama elinizde hiç kitap yoksa okumaya çalışılabilir.
*
Kitaba puanım: 2


Takipte Kalın




hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler, 

Hasibe ♥️










You Might Also Like

4 yorum oku / yaz

  1. Hasibeciğim sevgili meslektaşım hemen koştum geldim bloğunuza..:))
    Bundan sonra da yakın takipçinizim..:))
    Sevgilerimi gönderiyorum..

    YanıtlaSil
  2. merhabalar,bende blogunuzu takibe aldim banada beklerim canim sevgiler♥

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim sevgili meslektaşım, #miyav kedicik aslında sizi uzun zamandır izliyordum fakat 'Bu siteye Katılın' butonuna tıklamak yeni aklıma geldi :) İlginize ve alakanıza teşekkür ediyorum:)

    YanıtlaSil
  4. #gügüyle hersey teşekkür ederim:) Hemen koşa koşa iki blogunuzu da takibime aldım:) Benden de sevgiler...

    YanıtlaSil

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))