Kitap Elestirisi: Eyvallah - Hikmet Anıl Öztekin
21.11.16
Merhaba!
Yeni haftadan ve pek de sevilmeyen gıcık Pazartesi'den selamlar.... Umarım haftanız, gününüz bolca keyif içerir ^^ Bense bugün, sizler için ben işteyken ve günlük yaşamın koşuşturmaları içerisindeyken okumanız ve keyifli vakit geçirmeniz için okuduğum son kitabın eleştirilerini paylaşmak üzere blogdayım. Hemen başlıyorum ^^
Başlıktan da anlaşılacağı üzere okuduğum son kitap son dönemlerin popüler yazarlarından Hikmet Anıl Öztekin'in son kitaplarından Eyvallah kitabı olacak... Aslında popüler yazarları okumak pek rağbet ettiğim bir eylem değildir, genelde dönemi fark etmeden beni etkileyen kitapları okumayı severim, bu kitap içinse bir istisna söz konusu ancak !
*
Kitabımız, Yakamoz Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 221 sayfa...
Bu kitap sevgili Esma ablanın bana hediyesi idi, istisnası burada idi. Kendisi okuyup çok beğenince bana da okumam için hediye etti, kendisine çok teşekkür ediyorum. Hikmet Anıl Öztekin, 'Elif Gibi Sevmek' adını mutlaka duyduğunuz kitaplardandır, işte kendisi bu muhteşem kitabın yazarı olarak da nam salmış. Ben daha önceden kitapların ismini duymuş fakat alma gereği de isteği de duymamıştım. Ancak bu kitap bana bir hata yaptığımı kanıtladı da diyebiliriz.
Kitap, aslında çok meşhurmuş yani anlayacağınız ama benim bundan haberim yokmuş, bir süre araştırınca fark ettim. Kitabın, ön ve arka kapaklarına bayıldım, hem tasarım olarak insanın içini açıyor hem de güzel renklerle sanki içindeki güzelliği biraz da dışarı vuruyor. Hani 'dışım böyleyse içim nasıldır sevgili okur, onu bir de sen düşün ' der gibi :) Uzaktan fark etmemek yine imkansız, oldukça dikkat çekici, zaten maviyi sevmemek mümkün mü her gün gökyüzüne bakarken ve böylesi, şahane bir gökyüzünün altında yaşarken? Bu arada arka kapaktaki metin kitabın içerisinden bir alıntı. Güzel seçilmiş diyebilirim.
Kitabımızın tahmin edebileceğiniz üzere bir roman olmadığı aşikar. Tür olarak deneme-şiir diye geçiyor, en son denemeyi Montaigne'den okumuştum ve henüz o zamanlar bir öğrenciydim. Aradan çok uzun bir zaman geçtikten sonra yeniden deneme okumak çok iyi geldi. Ancak kitabın içerisinde bence bir karmaşa hakim, keşke şiirler ayrı bir kitapta toplansaydı diye düşünüyorum. Ben en çok denemeleri sevdim çünkü.
Kitabın biçimsel özellikleri ise şöyle: Bir özlü söz, kitap ismi, editör bilgileri, kitap ismi ve yazarımızın kısacık tanıtımıyla başlıyor kitap. Arka kapaktaki alıntıdan sonra bir atıfla kitaba giriş yapıyoruz. İlk bölüm başlıksız bir şekilde ve bir romana başlar gibi başlanıyor. Sonrasında muhabbet kısmında ise çeşitli başlıklarla denemeleri ve şiirleri okuyoruz. Sonda yine başlıksız bir bölüm ve okura bir not ile de kitabımız sonlanıyor. En sonda ise yazarın diğer kitaplarının ve iletişim bilgilerinin yer aldığı bir sayfa var. Ve mavilikler içerisinde yine kitabımız sonlanıyor. Kitap içerisinde orta boyutta bir punto kullanılmış ve kalın ve italik yazı tiplerini görüyoruz. Özellikle başlıklarda ayrı özenilmiş. Gerekli yerlerde çok şeker bir iki çizim de kitaba renk katmış diyebiliriz.
Dediğim gibi çok fazla popüler kültür insanı değilimdir, hatta popüler olan ne varsa kaçarım çoğunlukla ondan ama bu kitap hediye olunca bir de herhangi bir zarar görmeden, oraya buraya atılmadan bir an önce okuyup güzel bir yere kaldırma düşüncesinde olduğumdan önceliği bu güzelliğe verdim ve okudum bitirdim. Hediye de olsa zarar görsün istemiyorum açıkçası. Bir süredir roman okumaya hız vermişken ve araya başka türler almazken açıkçası hem bir mola oldu benim için hem de biraz roman okumayı özlemek oldu. İyi de oldu ^^
Kitap zaten çok uzaklardan bakıldığında bile görebileceğiniz gibi başlığından da anlayabileceğiniz gibi, bu arada vav harfli tasarıma bayılmayanınız var mı bilemiyorum ama ben aşık oldum resmen, cuk oturmuş yani, Allah aşkı ve İslam temalı olarak yazılmış. Yani içerdiği mana çok büyük, en sevgiliyi anlatıyor bizlere. O nedenle bu konulara önem vermeyenler ya da ilgilenmeyenler için büyük bir sıkıcılıktan başka bir şey ifade etmeyecektir kitap, aslında bence herkesin okuması gerekirken. Yine vav harfli tasarım okurlara sanki bunu haber verir gibi, yani kitabı alırken farklı beklentiler içerisinde olup sonrasında hayal kırıklığına uğramasın diye kimse. Ben böyle yorumladım ya da en azından. Kitap kul aşkından geçip Allah aşkına ulaşmayı ve onu sevmeyi anlatıyor bizlere...
*
Bu tür kitaplara ön yargılı yaklaşmamak gerekiyor aslında, 'Amaaan, hep bildiğimiz şeyleri anlatıyor canım işte, değişik bir şey yok yani, nasihat çekemem şimdi' deyip de kitabı baştan harcamamak gerekiyor sanırım. Önce bir okuyup anlamak, anlatmak gerekiyor, hem her yazarın ve kitabın tarzı başka başka türlüdür, her kitaptan alacağımız feyiz de öyle. Bu nedenle kitaplara gereken saygıyı göstermek gerekiyor.
İçerisinde bolca kıssa da bulunan denemeleri özellikle çok sevdim, çok bizden çok fazla bizi anlatan denemelerdi bunlar. Ayrıca yazarın her seferinde 'sen' dilini değil de 'ben, biz' dilini kullanmasını sevdim. Bu bildiğiniz gibi psikolojide de oldukça önemlidir. Okurlara 'siz şöyle yapıyorsunuz, siz böyle kardeşlerim' deseniz bile okura büyük bir saygısızlık olurdu, çünkü hepimiz neticede insanız ve hatalarımızla kusurlarımızla insanız. Yazarın biz dilini çok ama çok sevdim. Yine kıssaları da aynı şekilde, zaten oldum olası masal, hikaye, kıssa ve anekdot dinlemeyi sevmişimdir.
*
Kitap biraz zor okunur kitaplardan, kabul ediyorum okumam uzun sürdü neredeyse bir hafta. Ancak okuma zorluğu her cümlenin bir sürü anlam içermesi hatta bazı cümlelerin anlayabileceğimizden de fazla anlam içermesiydi. Yani okuyup geçeyim diyemiyorsunuz romanlardaki gibi, her cümle bir düşünce ürünü olduğundan dolayı sizin beyniniz de onu bir süzgecinden geçiriyor ve anlamlandırmaya, kendince de yorumlandırmaya çalışıyor. Eh bu da elbette vakit alıyor.
Kitapta yalnızca, yazarın artık kendi özelini mi yoksa başka bir tanıdığının özelini mi anlattığını anlayamadım. Fesleğen kokulu yari, herkes gibi ben de merak etsem de bu kadar özel ve güzel bir aşkı keşke daha derin bir kitaba saklasaydı diye düşündüm. Ya da hiç anlatmasaydı... Bilemedim.
*
Eğer biraz sabırlı bir insan değilseniz belki kitabı bir kenara fırlatıp atmanız ve okuduğunuz üç sayfayla yetinmeniz olası ancak bence biraz sabır ve azimle bu kitabı okuyup ne anlatmaya çalıştığını anlamanızı tavsiye ederim. Bizlerin unuttuğu pek çok konuya parmak basıyor ve bizleri yeniden düşünmeye, insanlığımızı ve hayatımızı sorgulamaya itiyor.
*
Kitaptaki çizimleri çok çok beğendim, denemelere renk ve anlam katmışlar. Kitaba da bir güzellik ve estetik. Eğer yazarımızın kaleminden çıktılarsa tebrik ederim, çok sevimliler.
Benim severek okuduğum ve elimden bırakamadığım bir kitap oldu, her cümleyi anlamaya ve yorumlamaya çalıştım kendimce. Yeniden düşünme ve bazı şeyleri yeniden sorgulama imkanına ulaştım. Kolay okumadım belki ama bu biraz da benim çabuk okuma sevdamdan kaynaklandı. Ancak bu kitap bir yaren kitap bence, adını ben böyle koydum, yanınıza alıp her yere sizinle gelebilecek, en zor ve yalnız zamanlarınızda bir dost olabilecek ve sizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacak bir kitap, ömrü de işlevi de uzun olacak bir kitap. Ya da yatağa yattığınızda her gece birkaç sayfa okuyacağınız ya da birkaç bölüm okuyabileceğiniz bir kitap, okuma ömrünü ne kadar uzatırsanız sizi o kadar yalnız bırakmayacak bir kitap. Yaren kitabınızı okurken sahte insanlara ihtiyaç duymayacaksınız. Ne yazık ki bu insanların sayısı her gün artarken böyle kitapların sayısı pek artmıyor...
Kitabın dilinden de bahsetmek istiyorum: Aynen çocukluk arkadaşınızla konuşuyormuşsunuz gibi hissettiren, günlük konuşma dilinin en samimi yansıması olan bir dili var. Bu biraz aslında konuların ve konuşulanların üstünkörü geçildiği hissine veya düşüncesine sebep olabilir ancak kesinlikle böyle değil. Aksine okuru sıkmadan ve ona nasihat ediliyormuş hissi yaratmadan yazılmış diyebiliriz. Gerçekten de yazar bu kitapta okurlarla dertleşiyor gibi gibi... İnsan olarak ortak sorunlarımızı anlatarak, kendi içerisindeki sevdiceği Fesleğinini anlatarak...
Güzel ve bence kazançlı bir okuma gerçekleştirmiş oldum. Sizlerden de eğer merak ettiyseniz bu kitabı okumanızı ve benimle yorumlarınızı paylaşmanızı istiyorum. Dertleşmeye var mısınız derttaşlar? Aslında insan olarak her birimizin sorunları ortak, yani bir anlamda derttaşız gerçekten de, kitapta ise en çok 'Derttaş' ve 'Eyvallah' kelimelerini sevdim. O zaman herkese bol keyifli iyi okumalar !
Benim bugünkü kitap eleştirim-yorumum bu şekildeydi, umarım bir şeyi atlamadım veya unutmadım.Yeni yazılarımda da görüşelim lütfen ! Yazımı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşmayı ve blogumu sağ üst köşeden takibe almayı unutmayın :) Eğer beni sosyal medyadan da takip ederseniz yeni yazılarımdan ilk haberdar olanlardan olabilirsiniz...
Yeni haftadan ve pek de sevilmeyen gıcık Pazartesi'den selamlar.... Umarım haftanız, gününüz bolca keyif içerir ^^ Bense bugün, sizler için ben işteyken ve günlük yaşamın koşuşturmaları içerisindeyken okumanız ve keyifli vakit geçirmeniz için okuduğum son kitabın eleştirilerini paylaşmak üzere blogdayım. Hemen başlıyorum ^^
Başlıktan da anlaşılacağı üzere okuduğum son kitap son dönemlerin popüler yazarlarından Hikmet Anıl Öztekin'in son kitaplarından Eyvallah kitabı olacak... Aslında popüler yazarları okumak pek rağbet ettiğim bir eylem değildir, genelde dönemi fark etmeden beni etkileyen kitapları okumayı severim, bu kitap içinse bir istisna söz konusu ancak !
*
Kitabımız, Yakamoz Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 221 sayfa...
Bu kitap sevgili Esma ablanın bana hediyesi idi, istisnası burada idi. Kendisi okuyup çok beğenince bana da okumam için hediye etti, kendisine çok teşekkür ediyorum. Hikmet Anıl Öztekin, 'Elif Gibi Sevmek' adını mutlaka duyduğunuz kitaplardandır, işte kendisi bu muhteşem kitabın yazarı olarak da nam salmış. Ben daha önceden kitapların ismini duymuş fakat alma gereği de isteği de duymamıştım. Ancak bu kitap bana bir hata yaptığımı kanıtladı da diyebiliriz.
Kitap, aslında çok meşhurmuş yani anlayacağınız ama benim bundan haberim yokmuş, bir süre araştırınca fark ettim. Kitabın, ön ve arka kapaklarına bayıldım, hem tasarım olarak insanın içini açıyor hem de güzel renklerle sanki içindeki güzelliği biraz da dışarı vuruyor. Hani 'dışım böyleyse içim nasıldır sevgili okur, onu bir de sen düşün ' der gibi :) Uzaktan fark etmemek yine imkansız, oldukça dikkat çekici, zaten maviyi sevmemek mümkün mü her gün gökyüzüne bakarken ve böylesi, şahane bir gökyüzünün altında yaşarken? Bu arada arka kapaktaki metin kitabın içerisinden bir alıntı. Güzel seçilmiş diyebilirim.
Kitabımızın tahmin edebileceğiniz üzere bir roman olmadığı aşikar. Tür olarak deneme-şiir diye geçiyor, en son denemeyi Montaigne'den okumuştum ve henüz o zamanlar bir öğrenciydim. Aradan çok uzun bir zaman geçtikten sonra yeniden deneme okumak çok iyi geldi. Ancak kitabın içerisinde bence bir karmaşa hakim, keşke şiirler ayrı bir kitapta toplansaydı diye düşünüyorum. Ben en çok denemeleri sevdim çünkü.
Kitabın biçimsel özellikleri ise şöyle: Bir özlü söz, kitap ismi, editör bilgileri, kitap ismi ve yazarımızın kısacık tanıtımıyla başlıyor kitap. Arka kapaktaki alıntıdan sonra bir atıfla kitaba giriş yapıyoruz. İlk bölüm başlıksız bir şekilde ve bir romana başlar gibi başlanıyor. Sonrasında muhabbet kısmında ise çeşitli başlıklarla denemeleri ve şiirleri okuyoruz. Sonda yine başlıksız bir bölüm ve okura bir not ile de kitabımız sonlanıyor. En sonda ise yazarın diğer kitaplarının ve iletişim bilgilerinin yer aldığı bir sayfa var. Ve mavilikler içerisinde yine kitabımız sonlanıyor. Kitap içerisinde orta boyutta bir punto kullanılmış ve kalın ve italik yazı tiplerini görüyoruz. Özellikle başlıklarda ayrı özenilmiş. Gerekli yerlerde çok şeker bir iki çizim de kitaba renk katmış diyebiliriz.
Dediğim gibi çok fazla popüler kültür insanı değilimdir, hatta popüler olan ne varsa kaçarım çoğunlukla ondan ama bu kitap hediye olunca bir de herhangi bir zarar görmeden, oraya buraya atılmadan bir an önce okuyup güzel bir yere kaldırma düşüncesinde olduğumdan önceliği bu güzelliğe verdim ve okudum bitirdim. Hediye de olsa zarar görsün istemiyorum açıkçası. Bir süredir roman okumaya hız vermişken ve araya başka türler almazken açıkçası hem bir mola oldu benim için hem de biraz roman okumayı özlemek oldu. İyi de oldu ^^
Kitap zaten çok uzaklardan bakıldığında bile görebileceğiniz gibi başlığından da anlayabileceğiniz gibi, bu arada vav harfli tasarıma bayılmayanınız var mı bilemiyorum ama ben aşık oldum resmen, cuk oturmuş yani, Allah aşkı ve İslam temalı olarak yazılmış. Yani içerdiği mana çok büyük, en sevgiliyi anlatıyor bizlere. O nedenle bu konulara önem vermeyenler ya da ilgilenmeyenler için büyük bir sıkıcılıktan başka bir şey ifade etmeyecektir kitap, aslında bence herkesin okuması gerekirken. Yine vav harfli tasarım okurlara sanki bunu haber verir gibi, yani kitabı alırken farklı beklentiler içerisinde olup sonrasında hayal kırıklığına uğramasın diye kimse. Ben böyle yorumladım ya da en azından. Kitap kul aşkından geçip Allah aşkına ulaşmayı ve onu sevmeyi anlatıyor bizlere...
*
Bu tür kitaplara ön yargılı yaklaşmamak gerekiyor aslında, 'Amaaan, hep bildiğimiz şeyleri anlatıyor canım işte, değişik bir şey yok yani, nasihat çekemem şimdi' deyip de kitabı baştan harcamamak gerekiyor sanırım. Önce bir okuyup anlamak, anlatmak gerekiyor, hem her yazarın ve kitabın tarzı başka başka türlüdür, her kitaptan alacağımız feyiz de öyle. Bu nedenle kitaplara gereken saygıyı göstermek gerekiyor.
İçerisinde bolca kıssa da bulunan denemeleri özellikle çok sevdim, çok bizden çok fazla bizi anlatan denemelerdi bunlar. Ayrıca yazarın her seferinde 'sen' dilini değil de 'ben, biz' dilini kullanmasını sevdim. Bu bildiğiniz gibi psikolojide de oldukça önemlidir. Okurlara 'siz şöyle yapıyorsunuz, siz böyle kardeşlerim' deseniz bile okura büyük bir saygısızlık olurdu, çünkü hepimiz neticede insanız ve hatalarımızla kusurlarımızla insanız. Yazarın biz dilini çok ama çok sevdim. Yine kıssaları da aynı şekilde, zaten oldum olası masal, hikaye, kıssa ve anekdot dinlemeyi sevmişimdir.
*
Kitap biraz zor okunur kitaplardan, kabul ediyorum okumam uzun sürdü neredeyse bir hafta. Ancak okuma zorluğu her cümlenin bir sürü anlam içermesi hatta bazı cümlelerin anlayabileceğimizden de fazla anlam içermesiydi. Yani okuyup geçeyim diyemiyorsunuz romanlardaki gibi, her cümle bir düşünce ürünü olduğundan dolayı sizin beyniniz de onu bir süzgecinden geçiriyor ve anlamlandırmaya, kendince de yorumlandırmaya çalışıyor. Eh bu da elbette vakit alıyor.
Kitapta yalnızca, yazarın artık kendi özelini mi yoksa başka bir tanıdığının özelini mi anlattığını anlayamadım. Fesleğen kokulu yari, herkes gibi ben de merak etsem de bu kadar özel ve güzel bir aşkı keşke daha derin bir kitaba saklasaydı diye düşündüm. Ya da hiç anlatmasaydı... Bilemedim.
*
Eğer biraz sabırlı bir insan değilseniz belki kitabı bir kenara fırlatıp atmanız ve okuduğunuz üç sayfayla yetinmeniz olası ancak bence biraz sabır ve azimle bu kitabı okuyup ne anlatmaya çalıştığını anlamanızı tavsiye ederim. Bizlerin unuttuğu pek çok konuya parmak basıyor ve bizleri yeniden düşünmeye, insanlığımızı ve hayatımızı sorgulamaya itiyor.
*
Kitaptaki çizimleri çok çok beğendim, denemelere renk ve anlam katmışlar. Kitaba da bir güzellik ve estetik. Eğer yazarımızın kaleminden çıktılarsa tebrik ederim, çok sevimliler.
Benim severek okuduğum ve elimden bırakamadığım bir kitap oldu, her cümleyi anlamaya ve yorumlamaya çalıştım kendimce. Yeniden düşünme ve bazı şeyleri yeniden sorgulama imkanına ulaştım. Kolay okumadım belki ama bu biraz da benim çabuk okuma sevdamdan kaynaklandı. Ancak bu kitap bir yaren kitap bence, adını ben böyle koydum, yanınıza alıp her yere sizinle gelebilecek, en zor ve yalnız zamanlarınızda bir dost olabilecek ve sizi hiçbir zaman yalnız bırakmayacak bir kitap, ömrü de işlevi de uzun olacak bir kitap. Ya da yatağa yattığınızda her gece birkaç sayfa okuyacağınız ya da birkaç bölüm okuyabileceğiniz bir kitap, okuma ömrünü ne kadar uzatırsanız sizi o kadar yalnız bırakmayacak bir kitap. Yaren kitabınızı okurken sahte insanlara ihtiyaç duymayacaksınız. Ne yazık ki bu insanların sayısı her gün artarken böyle kitapların sayısı pek artmıyor...
Kitabın dilinden de bahsetmek istiyorum: Aynen çocukluk arkadaşınızla konuşuyormuşsunuz gibi hissettiren, günlük konuşma dilinin en samimi yansıması olan bir dili var. Bu biraz aslında konuların ve konuşulanların üstünkörü geçildiği hissine veya düşüncesine sebep olabilir ancak kesinlikle böyle değil. Aksine okuru sıkmadan ve ona nasihat ediliyormuş hissi yaratmadan yazılmış diyebiliriz. Gerçekten de yazar bu kitapta okurlarla dertleşiyor gibi gibi... İnsan olarak ortak sorunlarımızı anlatarak, kendi içerisindeki sevdiceği Fesleğinini anlatarak...
Güzel ve bence kazançlı bir okuma gerçekleştirmiş oldum. Sizlerden de eğer merak ettiyseniz bu kitabı okumanızı ve benimle yorumlarınızı paylaşmanızı istiyorum. Dertleşmeye var mısınız derttaşlar? Aslında insan olarak her birimizin sorunları ortak, yani bir anlamda derttaşız gerçekten de, kitapta ise en çok 'Derttaş' ve 'Eyvallah' kelimelerini sevdim. O zaman herkese bol keyifli iyi okumalar !
Benim bugünkü kitap eleştirim-yorumum bu şekildeydi, umarım bir şeyi atlamadım veya unutmadım.Yeni yazılarımda da görüşelim lütfen ! Yazımı beğendiyseniz sosyal medyada paylaşmayı ve blogumu sağ üst köşeden takibe almayı unutmayın :) Eğer beni sosyal medyadan da takip ederseniz yeni yazılarımdan ilk haberdar olanlardan olabilirsiniz...
Yeni yazılarda görüşürüz :))
Takipte Kalın
4 yorum oku / yaz
Bu kitabı geçen yıl okumuştum sanırım ve beğenmiştim. Kitabın özellikle fesleğen kokuyor olmasına şaşırmıştım. (o zaman ki basımı öyleydi, şimdi nasıl bilmiyorum.)
YanıtlaSilBen bir iki gün içinde bitirmiştim ama sonlara doğru sıkıldığımı hatırlıyorum. :) Ama genel olarak beğenmiş ve etkilenmiştim :)
Valla kapağında da öyle yazıyordu ama ben bilemedim pek fesleğen kokusu kalmamıştı kitapta, belki ilk alımda taze taze olabilir ama ben alamadım o güzelim kokuyu :) Bu arada fesleğeni de çok severim ^^
SilKardeşim, blogunda başarılar dilerim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, umarım dediğiniz gibi olur ve ben blogumu dilediğim gibi başarılarla doldurabilirim ^^
SilFikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))