Merhaba,

Yeni bir günde yeni bir yazıda daha bir aradayız. Bugün birlikte son okuduğum kitabın yorum ve eleştirilerine bakacağız ve hep birlikte bir kitabı çok daha yakından tanıyacağız.

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim kitap Monica McCarty'nin 'The Viper' isimli kitabı, Türkçeye her ne kadar 'İhanet' olarak çevrilmiş olsa da orijinal ismi 'Engerek' anlamına geliyor. Bu da kitaptaki karakterlerden birinin adı. Orijinal olarak çevrilse daha mantıklı olabilirmiş diye düşünüyorum.
*
Kitabımız, Koridor Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak 438 sayfa...


Kitap benim çekilişle Facebook'taki kitap gruplarından birinden kazandığım bir kitaptı, kendi kütüphaneme ait yani. Aslında sizin de tahmin ettiğiniz gibi benim okumayı tercih ettiğim tür kitaplardan değil ama olsun, sırf merak ettiğimden bir de son zamanlarda çok dram türü kitaplar okuduğumdan araya bir çerez olarak almak istediğimden okuduğum bir kitaptı. Ancak pek çerez olduğunu söyleyemeyeceğim, tam bir haftada ancak okudum.
*
Kitabın ve ön ve arka kapaklarını orijinalinden daha fazla sevdim. Kesinlikle çok özenilmiş. Bu kitabın ilk başlarda bir seri kitabı olduğunu zannetsem de öyle olmadığını düşünüyorum. Yazarımız sadece bu türde çok fazla sayıda kitaba imzasını atmış. Ön ve arka kapaklar benim için tatmin ediciydi, özellikle arka kapakta aradığınızdan da fazlasını buluyor ve kitabı daha çok merak ediyorsunuz. Bu arada kapak demişken kapaktaki iki harikulade yaratığın kitabın içindekilerle birebir olmasına epey şaşırdım, yazar resmen gerçek hayattan esinlenmiş ve canlı birer Engerek ile Bella bulmuş bize :))


Konusuna gelecek olursak; aslında kapaktan ve çevrilmiş isimden de anlayabileceğiniz gibi bir aşk ve tutku romanı ancak buna İngiliz ve İskoç savaşlarını da katıyor. İngilizlerin İskoçya'yı işgal ettiği dönemde bir Buchan kontuyla zorla evlendirilmiş olan Kontes Isabella MacDuff, kontun ona verdiği saygınlık ve hakla tacı İskoç Bruce'a giydirir ve böylece İngilizlerin ve kocasının nefretini kazanır. Onu kaleden kaçırma ve Kral Bruce'un yanına getirme görevi ise İskoç Muhafız Alayı'nda görevli olan ve 'Engerek' lakaplı Lachlan McRuariri'ye verilmiştir. Ancak Lachlan görevini başarıyla yerine getirebilmesinin zorluğunu anlayacaktır, çünkü Bella melekleri bile kıskandıracak kadar güzeldir. Ve Engerek'in aşık olmama yeminini bozacaktır...
*
Konuyu arka kapak kadar süslü sözlerle yazmadım ama arka kapak yazısına her yerden ulaşabilirsiniz, konu özetle bu şekilde. İki kahramanımızın yüreklerine girip, onlarla konuşuyor ve onları çok daha yakından tanıyoruz bu romanda. Konusu aslında benim çerez kitap olarak nitelediğim türden olsa da okumam aynı ölçüde kolay olmadı, zira çok akıcı bir dille yazıldığını söyleyemeyeceğim.


Kitapta beni hayal kırıklığına uğratacak kadar çok yazım yanlışıyla anlatım bozukluğu mevcuttu. Ne zaman bir cümleyi okumaya kalkışsam kendim düzeltmek zorunda kaldım. Bu açıkçası zaten akıcılığı pek de yüksek olmayan bir kitapta okurun işini pek de kolaylaştırmıyor... Keşke birkaç kere daha kontrol edilseymiş!
*
Kitabın biçimsel özellikleri ise şöyle: Kitap ismi, editör bilgileriyle kitaba giriş yapıyoruz. İlk olarak bizi 'İskoç Muhafız Alayı' listesi karşılıyor, devamında bir Önsöz ile kitaba giriş yapılıyor. Giriş kısmından sonra kitap bölümleri başlıyor. Kitap bölümler halinde, yirmi iki bölüm olarak yazılmış. Her bölümün altında bir mühür bulunuyor, bazı önemli bölümlerde yer ve tarih bilgisi de yer alıyor. Sonsöz ve Yazarın Notu ile de kitap sonlandırılıyor.
*
Kitap için yazarımızın gerçekten çok özendiği belli oluyor, çünkü iki insanın birbirine aşkı ve tutkusu dört yüz sayfa boyunca betimleniyor. Bazı kısımları fazlaca +18 bulsam da yine de çok severek okudum.


Kitabın günlük konuşma dilinde yazılmış olması ya da orta boyutlarda punto kullanılmış olması bile akıcılığı hızlandıramıyor malesef. Hızlıca okur ve bitiririm dediğim kitap beni bir hayli şaşırttı doğrusu. Bu nedenle sizlere de bu kitaba bir 'Chick-Lit' muamelesi yapmamanızı öneririm.
*
Kitabın sonunda yer alan ve kitaptaki gerçekler ile kurguların açıklandığı 'Yazarın Notu' kısmını çok beğendiğimi söylemem lazım, özellikle böyle tarihi kitaplarda bence mutlaka olması gereken kısımlardan biri bu. Çok başarılı, alıntıları için kaynak göstermesine de bayıldım.
*
Kitapta savaş ve aşk anlatılmasına karşın savaşa hiç girilmeyip sadece özel bazı kaçırma olaylarıyla yolculukların ve bolca aşkın anlatılması dikkate değerdi. Yazar, okurun bunun bir savaş romanı olduğunu düşünmesini istememiş bence, zaten de aşk romanı :)
*
Kitapta saf ve yepyeni bir aşk anlatılıyor, uzun zamandır böyle bir aşk tasviri okumamıştım. Ancak çok başarılı bulduğumu eklemem gerek, bu aşka iki kişinin yatak odası maceralarının da dahil olması bile aşkın önüne geçememiş bence.


Güzel ve tutkulu bir aşk hikayesi arayanlara mutlaka tavsiyemdir, ancak dediğim pek çocuklara uygun bir roman değil. Bunu da keşke kitabın bir yerine not alsalarmış, gencecik çocuklar da okul kütüphanelerinden böyle kitapları alıp okumasalar diyerekten. Ben kitaplara da ' Genel okuyucu, +13, +7, +18' gibi ibarelerin konmasından yanayım, televizyonlarda yer alan bu uygulama kitaplara da işlenmeli. Çünkü her kitap herkese uygun olmayabilir.
*
Kitabı elime ilk aldığımda müthiş bir kağıt kokusu hissediliyordu, bana bu kitabı hediye olarak gönderen gruba da tekrar teşekkür ediyorum. Çünkü en güzel hediye her zaman için kitaptır :))
*
Son olarak kitabın sonuna ise aşık olduğumu söylemem gerek, daha müthiş bir son yazılamazdı sanırım :))


Benim kitapla ve yazarla ilgili görüş ve düşüncelerim işte böyleydi, umarım bir şey atlamadım. Eğer siz de bu kitabı okuduysanız ve atladığımı düşündüğünüz bir şey varsa lütfen yorumlarda belirtin. Hepimiz faydalanalım! Yeni yazılarımda da görüşmek dileğiyle!