✿ Kitap Eleştirisi: Beyoğlu'nun En Güzel Abisi : Ahmet Ümit ✿

12.5.16

Merhaba!

Bloguma hoşgeldiniz... Bloguma ilk kez uğruyorsanız, bu blogda kitap eleştirilerimi, yemek tariflerimi, çeşitli ve özgün hobilerimi, kozmetik, kitap ve ev alışverişlerimi, kendi gardrobumun kombinlerini, kullandığım kozmetik ve kişisel bakım ürünleriyle bu ürünlere dair yorumlarımı, izlediğim ve yorumladığım filmleri bulabilirsiniz... Blogumda keyifli vakit geçirmenizi dileyerek bugünkü yazıma başlıyorum...

Bugün başlıktan da anlayacağınız üzere sizlerle okuduğum son kitap olan Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ni eleştiri ve yorumlarıyla paylaşacağım, aslında dün yazmam gereken bir yazıydı ancak kitabı bitiremeyen Hasibe, yazıyı bugüne bırakmak zorunda kaldı ^^ Hadi başlayalım...
*
Kitabımız, Everest Yayınları'ndan çıkma ve yaklaşık olarak - cep boy - 568 sayfa...


Bendeki boyu yukarıda da eklediğim gibi cep boydu, benim hepsiburada.com'dan yaptığım alışverişimde aldığım bir kitaptı, cep boy olmasına rağmen diğer cep boylarda yaşadığım okuma zorluğunu bu kitapta yaşamadım, çünkü çok düzgün basılmıştı kitap, öncelikle bundan dolayı tebrik ediyorum ^^ Yazarın diğer tüm kitaplarında olduğu gibi bunda da Everest Yayınları iş başındaydı, sanırım cep boyları da onlar basıyor, bu açıdan tek bir yayınevi çizgisinde basılması ve çoğaltılması iyi fikirmiş ^^


Kitap benim kütüphaneme ait bir kitap, aldığımdan beridir okunmayı bekliyordu, daha fazla dayanamadım, son okuduğum kitabın beni okuma açısından zorlamasından dolayı biraz akıcı bir kitap arayışındayken bu kitaba denk geldim, ön sıralardaydı, uzun zamandır da merak içerisindeydim, hemen okudum ^^ Ve iyi ki de okumuşum diyorum!
*
Kitabın ön ve arka kapakları bence efsane olmuş, çok ama çok beğendim, yani ancak bu kadar özenilebilir herhalde, sanırım yazar her kitabı için aynı özeni gösteriyor, eh takdire şayan tabi ! Ben çok ama çok beğendim, bilmem sizler neler düşünüyorsunuz?


Kitabın başlığı da gerçekten çok başarılı, genelde böyle uzun başlıklar biraz yorar okuyucuyu ama bu kitapta hiç böyle bir durum olmamış, sanırım ismin belirtili isim tamlaması olmasından dolayı. Ki benim gibi edebiyat- Türkçe aşıkları bilirler, genelde sıfat olsun isim olsun tamlamalar daha akılda kalıcı ve başarılı olur, yazarımızın bu nedenle en doğru ismi seçtiğini ve çok başarılı bulduğumu söylemek istiyorum.


Kitabımızın biçimsel özelliklerine bakalım: İlk sayfada yayınevi, sonrasında yazarın özgeçmişi, üçüncü sayfada da kitap ismi verilerek romana giriş yapılıyor. Arka sayfada editör bilgileri, ve yazarın her kitabında bulunan teşekkür yazısı yer alırken , atıf ve özlü sözle de bu bölüm kapatılıyor. Daha sonra romanımız başlıyor ve  bölümler halinde devam ediyor. Bölüm içerisindeki kilit cümleler başlık olarak kullanılmış, bunu da ayrı bir seviyorum Ümit romanlarında...


Kitabın efsane konusuna gelecek olursak; yine aslında Ahmet Ümit severlerin aşina olduğu Başkomiser Nevzat ve tayfasının ( Zeynep Komiser - Ali Komiser ) başrolde olduğu ve bir cinayeti çözmeye çalıştığı bir konusu var... Yılbaşı gecesi Tarlabaşı'nın arka sokaklarında bir erkek cesedi bulunur ve kitabımız bu cinayet üzerinden devam eder... Katili bulana dek durmayan ekibimiz bizleri yeni ve oldukça komplike bir olaya daha davet etmektedir....


Konuyu aslında oldukça üstünkörü geçmek durumunda kaldım, ama sizin anlayacağınız ana hat örgüsü bu şekilde. Bir cinayetten yola çıkarak Tarlabaşı'nı bugünkü durumuna getiren kötü olaylar, yaşananlar, 6-7 Eylül olayları, azınlıklara uygulanan muameleler, bu güzelim yerin şimdiki kabadayıları, çıkmaz bir aşk üçgeni hatta dörtgeni, beşgeni, kadın davaları, Tarlabaşı'nın günümüzdeki perperişan hali, sokak çocukları, hayat kadınları, uyuşturucu satan mafya babaları, kentsel dönüşen Tarlabaşı'ndan rant sağlama çabaları, zorla arazi ve ev almalar, uyuşturucu kaçakçılığı, babadan evlada geçen çeşitli -iyi, kötü- miraslar vs. vs. Kitapta öyle çok şeye değiniliyordu ki, hatırlayabildiklerim işte bunlar. Ama beni en çok sokak çocukları - Pirana, Musti ve Keto- etkiledi diyebilirim... Günümüzün modern İstanbul'unun arka sokaklarındaki vahşeti bu kadar net yansıtan başka bir roman var mıdır bilemedim! Hem okurun hem de yukarıdakilerin gözüne sokar gibi olmuş biraz ama bilinçlenmeye ve neler olup bittiğini bilmeye hepimizin ihtiyacı var bence!


Kitapta ilk başlarda sıkıldım ne yalan söyleyeyim, zira ben birkaç olayın yaşanacağı bir seri katil romanı bekliyordum, bir süre sürekli olarak ama aynı çemberin etrafında dönüp durduk sıfır ipucuyla. Daha sonra romanın yarısından sonra bazı gelişmeler oldu ve biz biraz daha olaya dahil olduk, zaten ondan sonra bir daha da hiç sıkılmadım. Yazar tümevarım yöntemi kullandığından ilk başlarda elimizde bir iki ana karakter dışında hiçbir şey yoktu, bu da okuru sıktı elbette!
*
Bu kitabı ben çok başarılı buldum açıkçası, ama tabi olmamış dediğim yerler de mevcut. Bir kere her karakterin başında Yeşilçam filmlerinden esinlenilmiş gibi bir lakap bulunması çok sıkıcıydı, hadi mafya babaları neyse de, normal karakterler bile lakaplandırılmıştı. Karakter tahlilleri başarılı olmasına rağmen, bazı karakterler çok üstünkörü geçilmişti, hemen örneğini de sunuyorum: Çilem karakteri. Olay zaten bu kadın! yüzünden gelişiyor, ana hatta bu kadının da en az Barbut ve Kara kadar yerinin olması gerekirken, romanın sonlarına doğru sadece bir sahnede arz-ı endam ediyor kendisi ve de oldukça umursamaz bir biçimde! Çilem'in bu kadar üstünkörü geçilmesine anlam veremedim yine tüm karakterlerin mi artık kurbanların mı desem yaşam öykülerine bayağı bir yer ayrılmasına rağmen bu karakterin değil dününün bugününün bile yeterinde anlatılmaması dikkate değerdi!


Kitap günlük konuşma dilinde yazılmış, bolca diyalog yer alıyor kitapta, benzetmeler ve tasvirler de bazı yerlerde sıksa da dozunda. Yazarımızın olaydan çok duyguya ve düşünceye yer verdiği bir roman olmuş, buna biraz da Tarlabaşı semtinin hali sebep olmuş olabilir.
*
Yine Başkomiserimizin günlük hayatından da birkaç kesit okuduk, özellikle Evgenia ile mutlu olmasını her kitapta çok isteyen ben gibileri burda mı? Yine yaşadığı acı olay, karısını ve kızını kaybedişi de hatırlatılanlardandı.


Bu kitapta yorum yapan herkesin değindiği noktaya ben de değinmeden geçemeyeceğim, yazar bence muhteşem bir fikri hayata geçirmiş. Aslına bakarsanız yazan her kalem kendini de biraz kitaplarına serpiştirir, ama Ümit bu romanında serpiştirmekten biraz öteye geçerek kendisini de bir karaktermiş gibi yazmıştı, güya Başkomiser Nevzat'ın gıcık olduğu yan komşusuydu ve Bahtiyar'a sahip çıkıyordu. Ne kadar dahiyane bir fikir ve de reklam aracı, birkaç kitabından bahsetmeyi de tabi kitapla alakası olanlardan unutmamıştı: Beyoğlu Rapsodisi ve Aşk Köpekliktir! Okumayı istediklerimden...
*
Ümit kitaplarında hep söylüyorum sanki dizi izliyormuşum gibi oluyor, bir bölüm gibi geçiyor her şey ve bana çokça da Arka Sokaklar'ı anımsatıyor... Tamamen bizden olan kurguları, konuları ve bizi bize anlatan kitaplar...


Kitapta işlenen konuların gerçek hayatta da aslında gözümüzün önünde olması ne kadar garip ve üzücü öyle değil mi? Gerçek hayatta da Asiye gibi kızlar var, Kader gibi, Fidan gibi... Sergey ve Jale gibi insanlar, Barbut gibi insanlar... Aslında oradalar ama kimsenin elini uzatamayacağı kadar da uzaklar... Her romanda adları geçiyor böylelerinin ama yine de kimse değiştiremiyor bu düzeni?
*
Kitaba puanım: 5
*
Bana göre sırf ismi için bile olsa okunmalı bu kitap, ha ondan bahsetmedim, nereden geliyor bu kitabın ismi diyenleri, kitaba davet ediyorum ^^ Okumanıza gerek olmadan da bir cümleyle anlatabilirim ama okumanızı öneririm sizlere ^^


Son olarak şunu söyleyebilirim: Hakikaten de Beyoğlu'nun En Güzel Abisi sensin...
*
Evet arkadaşlar, bugünkü yazımızın da sonuna geldik, umarım keyifle okumuşsunuzdur, Peki neden yeni yazılarda da görüşmeyelim ? Blogumu GFC'den ( Google Friend Connect'den) - blogumun en altında yer alıyor- takip etmeyi ve Instagram dahil tüm sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın ^^


Yeni yazılarda görüşürüz :))

Sevgiler...

Takipte Kalın





hasibecengizkarakuzu@gmail.com
Herkese sevgiler, 

Hasibe ♥️




















You Might Also Like

5 yorum oku / yaz

  1. Ahmet Ümit, çok sevdiğim yazarlardan biridir. Bu kitabına da bir bakayım :)

    YanıtlaSil
  2. Ahmet Ümit in diğer kitapları gibi bunu da çok sevmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevindim sizin adınıza... Gerçekten kitaplarının pek çoğu güzel bana göre de.

      Sil
  3. Ahmet ümit çok sevdiğim yazarlardan biridir. Bu kitabını da severek okudum. Ama istanbul hatırasının yeri başkadır ve sizin de okumanızı öneririm

    YanıtlaSil

Fikrini paylaşırsan çok sevinirim:)))